Bir şeyi açıklığa kavuşturarak
başlamak istiyorum.
Şunu bilmenizi isterim ki ben
kesinlikle,
inanılmaz derecede
ve tümüyle
harikayım.
(Alkış ve tezahürat)
Şimdi, alçak gönüllü olmada
bir sorunum olduğunu düşünüyorsanız
ki değilim,
(kahkahalar)
başka önemli bir şey söyleyeyim.
Ben sizlerin de
harika olduğuna inanıyorum!
Şimdi anlaştık mı?
(Izleyiciler) Evet.
(Alkışlar)
Ama aynı zamanda, araştırmama
dayanarak şuna inanıyorum ki
bir - hayır, bu benim, tamam.
Ama aynı zamanda, araştırmama
dayanarak şuna inanıyorum ki
%80 ihtimalle,
gerçekte ne kadar muhteşem
olduğunuzu bilmiyorsunuz.
Eskiden biliyordunuz ama unuttunuz.
Zamanla gerçek kimliğinizi,
gerçek potansiyelinizi nasıl unuttuğunuzu
ve onu nasıl tekrar keşfedip
özgür bırakabileceğinizi
ve böylece daha mutlu, yetkin,
gerçek ve muhteşem
kendiniz olabileceğinizi
gösteren bilimi anlatmak için buradayım.
Süper, değil mi?
Çok güzel!
Burada, Stanford'da
bu konuda ders veriyorum
ve çalışmam, nörobilim ve psikolojideki
geniş araştırmalara dayanıyor.
Size eskiden ne kadar muhteşem
olduğunuzu bildiğinizi kanıtlayan
en önemli kanıtımı göstermek istiyorum!
Bu kanıtı görmek istiyor musunuz?
İşte burada.
Sizce, o ne kadar muhteşem
olduğunu biliyor mu?
Kesinlikle. Işıl ışıl parlıyor.
Ya bu?
Sizce, ne kadar muhteşem
olduğunu biliyor mu?
Saçının her teliyle
ne kadar muhteşem olduğunu biliyor.
(Kahkahalar)
Peki ya bu ikisi?
Bildiklerini biliyorum, çünkü
onlar benim sevgili çocuklarım,
Tisa ve Kion.
Ana fikir şu:
Eşsiz ve muhteşem biri olarak doğdunuz
ve eskiden bunu biliyordunuz!
Peki, buna ne dersiniz?
Sizce, ne kadar muhteşem
olduğunu biliyor mu?
gerçekten hiç bilmiyor.
Eskiden biliyordu
ama bu resmin çekildiği zamana
kadar bunu unutmuştu.
Bu arada, bu benim resmim.
Çok şirin, değil mi?
(Kahkahalar)
Size söylemiştim.
(Kahkahalar)
Peki, gerçekte kim olduğumu
neden ve nasıl unutmaya başladım?
Sorunlu bir ailede
mutlu bir çocuk olarak doğdum.
Anne babam ve dört kardeşim, varoşta
iki yatak odalı bir dairede yaşıyorduk.
Babam ürkütücü, sinirli
ve ani şiddet gösteren biriydi.
Annem sürekli bir korku
içinde yaşıyordu.
Çok sevgi görmüyordum.
Hayatım annemle babamın
elinde olduğu için
onların kusurlu olduğunu
kabul etmekten çok çekiniyordum.
Bunun yerine kafamda bir ses
oluşmaya başladı.
Ses bana şunu söylüyordu;
annemle babam mükemmel
ve beni sevmeme nedenleri
onların sevgisine layık olmayışım.
Şimdi, bu sese "Yargıç" diyeceğim.
Tabii ki Yargıç beni
yargılamaya başladığında
etrafımdaki herkesi de
yargılamaya başladı,
böylece daha az korkacaktım.
Büyürken bu Yargıç karakterinin
zihnimin kontrolünü ele geçirdiğini
hiç fark etmedim.
Bunu ancak 27 yaşında,
burada, Stanford'da
bir MBA dersinde anladım.
12 MBA öğrencisi iki gruba bölünmüş,
daire hâlinde oturuyorduk
ve duygularımızı açıkça paylaşıyorduk.
Sınıf arkadaşlarımdan biri
bana döndü ve gergin bir şekilde,
"Shirzad, bunu sana nasıl
söylesem bilmem ama
sık sık beni ağır biçimde yargıladığını
hissediyorum ve bu çok canımı sıkıyor."
Ona dönüp şöyle dedim;
"John, bunu söylediğin için
sana çok teşekkür ederim.
Bu çok faydalı bir geri bildirim."
Ama içimden şöyle diyordum
" Tabii ki seni yargıladığımı
düşüneceksin, geri zekâlı.
(Kahkahalar)
Gruptaki en sefil ezik sensin.
(Kahkahalar)
Seninle ilgili başka ne düşünebilirim ki?"
Ama sonra, grupta ikinci, üçüncü
ve dördüncü kişiler
tamamen aynı şeyi söyledi.
Onlara da kibarca teşekkür ettim
tabii içimden "Ne eziklermiş be, kendi
güvensizlikleri için beni suçluyorlar."
İnanın bana, hakikaten böyle düşündüm.
Ama nasıl olduysa beşinci
sonunda anlatmayı başardı
ve birdenbire fark ettim ki
"Dur bir dakika, haklılar.
Ben her şeyi anında yargılıyorum."
Kafamdaki bu Yargıç karakteri
sadece diğer insanları değil, beni de
sürekli ve acımasızca küçümsüyordu.
Bu kafamın içinde görünmez bir karakterdi.
Gerçeklik algımı çarpıtan
görünmez bir mercekti
ve bu fark ediş hayatımı değiştirdi.
Kafamın içindeki
bu görünmez Yargıç karakteri
beni sinsice sabote ettiğinden
ona "Sabotajcı" adını verdim.
Daha sonra keşfettim ki
bu Yargıç Sabotajcı'ya ek olarak
dokuz Sabotajcı daha var
ve bazıları; Kontrolcü,
Aşırı Titiz ve Kurban.
Çocukluğun mükemmel geçse bile
hassas bir çocuğun
baş etme mekanizması olarak
bu Sabotajcılardan birkaçını edinirsin.
Örneğin, kaotik bir aile veya çevrede
kendini güvende hissetmek için
Kontrolcülük eğilimi geliştirebilirsin
veya daha fazla dikkat çekmek için
Kurban olabilirsin.
Sorun şu ki bu Sabotajcılar
tıpkı benim Yargıç'ın yaptığı gibi
senin aklının da görünmez
patronu hâline gelirler.
Sanki senmişsin gibi yaparlar
ama sen değillerdir.
İşte gerçekte kim olduğunu,
böyle unutursun.
Kafanın içindeki Sobotajcılarınla
senin Bilgen dediğim
gerçek sen arasında
sürekli bir savaş vardır.
Bunlar beyninin tamamen
farklı bölgeleri ile ilgilidir.
Sabotajcılar beynin
hayatta kalma bölümüyle ilgilidir
ve genel olarak beyin sapı, limbik sistem
ve sol beyindeki bazı bölümlerden oluşur.
Senin Bilgen ise
pozitif- zekâ beyin bölgelerinde,
çoğunlukla orta ön korteks,
ACC ayrı korteks
ve sağ lobdaki kısımlardan
oluşan bölgededir.
İşte size büyüleyici bir bilgi
ve mutluluk ipucu.
Şuna bakın: Beynin hayatta kalma
bölgeleri ve Sabotajcılar iç içe bağlı
ve nörokimyasal olarak işleri
stres ve mutsuzluk hissettirmek.
Başka türlüsü ellerinde değil.
Eğer daima mutlu hissetmek istiyorsan,
senin Bilge'yi güçlendirmeyi ve
Sabotajcıları zayıflatmayı öğrenmelisin.
Bu bir nörokimya bilimi meselesi.
Tecrübelerime dayanarak
sana garanti edebilirim ki
dünyada çok büyük bir
zenginlik ve başarı elde etsen bile
Sabotajcıların yüzünden yine de
derin bir mutsuzluk hissedersin.
Bir defasında, 100'den fazla CEO
ve başkanın olduğu
bir liderlik semineri yönetiyordum
ve bu kişilerin hepsi dışarıdan son derece
başarılı ve çok mutlu görünüyordu.
Onlara şöyle dedim, "Bakın, pek çok
başarılı CEO ve milyonere koçluk yaptım,
yani bu dış görünüşünüzdeki
öz güven ve mutluluk pozlarına kanmam."
Ve onlardan bir karta,
isimlerini belirtmeden
kimseyle paylaşmadıkları, içlerindeki
gerçek bir duyguyu yazmalarını istedim.
Onların izniyle bazılarını okuyorum.
"İşin lideri olarak
başarısız olmaktan çok korkuyorum."
"Kendimle çok az barışığım."
"Aşırı çalışma ve stres yüzünden
erken yaşta ölmekten korkuyorum."
"Çok mutsuz ve yalnız hissediyorum
ve kullandığım antidepresanların
yararı olmuyor."
"Sürekli etrafımdaki herkesi ölçmek
ve yargılamakla uğraşıyorum."
"Tek oğlumla nasıl iletişim
kuracağımı hiç bilemiyorum"
"Bu öz güven havam sahte."
"Kendimi baltalıyorum
ve nedenini bilmiyorum."
"Kendimi pek sevmiyorum."
"İstek ve arzularıma direnme gücüm az."
"Bir dolandırıcıymışım gibi hissediyorum."
"Endişem, bu maddiyatçılığımla
çocuklarımı incitiyorum."
"Stresle baş etmek için hap
ve alkol kullanıyorum."
"Keşke sadece bir yıllığına
kaçıp gidebilsem- yalnız kalmak için."
Ve son olarak
"Sonumun babam gibi
olmasından korkuyorum,
seveni yok ve yalnız ölecek."
Millet, bunlar
bizim hikâyemiz ve hayatımız.
Bu CEO'lardan tutun
lise diploması bile olmadan
üretimde çalışan kişilere kadar
çeşitli kişilerle çalıştım.
Zenginlik ve başarı seviyesi
ne olursa olsun
bu Sabotajcılar iş başında
ve bize azap çektiriyorlar.
Eskiden kendimi tamamen bitik
ve batırmış biri olarak düşünürdüm.
Sabatojcılarımız yüzünden
hepimizin batık olduğunu
öğrenmek insanı rahatlatıyor.
(Kahkahalar)
Peki, kim bu Sabotajcılar?
Araştırmamda
bu Sabotajcıları
güdülemelerine dayanarak
bağımsızlık, kabul görme veya güvenlik
ve ortaya çıkma tarzı,
kazanma veya kaçınma
bakımından sınıflandırdım.
Bu şekil dokuz Sabotajcı
çetesini gösteriyor.
Bunlar, Kontrolcü, Aşırı Başarılı,
Huzursuz,
Aşırı Titiz, Yaranmacı, Aşırı Tetikte,
Kaçınan, Kurban ve Aşırı Mantıklı.
Ne karakterler ama.
(Kahkahalar)
Bu dokuz kişilik çeteden
en az birinin yanı sıra
herkesin bir de
patron Yargıç Sabotajcısı var.
Bu Sabotajcıları zayıflatabilmek için
önce onları kafanda
suçüstü yakalaman gerekir.
Önemli bir projenin ortasında
olduğunu düşün
ve öğreniyorsun ki dönüm noktalarından
birinde tamamen hata yapmışsın.
Kafandaki Sabotajcılar şöyle
konuşmaya başlayabilir.
Yargıç-
"İşe yaramazın biriyim, tam bir eziğim.
Şimdi her şey mahvolacak."
Kontrolcü-
"Ama ben hep doğrusunu yaparım.
İşi mutlaka başka biri batırmıştır."
(Kahkahalar)
Kurban-
"Yine mi benim başıma geliyor.
Şuna bak, şimdi yıldırım düşse
kesin benim tepeme düşer!"
Of, acıdı.
(Kahkahalar)
Aşırı Titiz-
"Biliyordum! O raporun kapağı
yanlış mavi tondaydı."
Kaçınmacı-
"Hey, hâlâ çok zaman var.
Yemeği nerede yesem acaba?"
(Kahkahalar)
Aşırı Tetikte-
(Kahkahalar)
Bu benim, saçlarını yolan,
tabii kaldıysa.
Ve diğer beş Sabotajcı da böyle gider.
Şimdi, zihnindeki
Sabotajcıyı yakalayınca
yapacağın şey
o düşünceyi "Sabotajcı"
olarak etiketleyip
onu izlemeyi
ve ona güvenmeyi bırakmak.
Şu ikisi arasındaki farka dikkat et
"Yarın başarısız olacağım" diyorum,
"Benim can sıkıcı Yargıç Sabotajcı
yarın başarısız olacağımı" söylüyor.
Farkı anlıyor musun?
Sabotajcıları, açığa çıkarıp
etiketleyerek zayıflatırsın.
Aynı senaryoda senin Bilge
nasıl tepki verir?
Senin Bilge hakkındaki en şahane
şeylerden biri şu bilge bakış açısıdır.
"Her sonuç veya durum
bir fırsata çevrilebilir."
Şunu sorabilirsin "Bu projedeki
başarısızlığımı nasıl fırsata çeviririm?"
Bu bakış açısı her şeyi değiştirir.
Bu bakış açısı, pozitif- zeki
beyin bölgelerini faaliyete geçirir
ve bu da sana beş büyük Bilge gücü verir:
Empati kurmak.
Senin Bilge şunu bilir ki
sen zaten kötüyken
daha da üzerine gelmek
tam bir akılsızlıktır.
Yani kendine ve diğer insanlara,
hata insan içindir deyip merhamet edersin.
Bu seni enerjik ve olumlu kılar.
Keşfetmek.
Tıpkı bir ormanı keşfe çıkan,
her taşı kaldırıp
altında ne olduğuna bakan
bir çocuk gibi,
senin bu projede
başarısız olmana etki eden
bütün faktörleri heyecanla
anlamak istersin.
Eğer savunmaya geçer
ve depresyona kapılırsan
bu faktörleri keşfedemezsin.
Yenilikçilik.
Kumsalda kumdan kaleler yapan
yenilikçi bir çocuk olursun tekrar,
çünkü senin pozitif-zeki beyin bölgen
yaratıcılık için tasarlanmıştır
ve projenin neden başarısız
olduğuna dair keşiflerini
yaratıcı ve yeni çözümlerde
kullanabilirsin.
Ve zaman kazanarak bir yön belirler
ve korkusuz, cesur adımlar atarsın.
Senin Bilge krizlerin ortasında bile
çok daha iyi performans gösterir
ve olumlu kalır.
Şimdi, ancak güçlü Bilge kasların varsa
bu şekilde performans gösterebilirsin.
Beynin fonksiyonel MRI'ı
şunu gösteriyor ki
güçlü Bilge kasları oluşturma
tekniklerinin biri
her saat, birkaç kez, on saniye boyunca
dikkatini fiziksel bir hisse yöneltmektir.
Bu şaşırtıcı şeylere yol açabilir.
Örneğin, işte daha iyi performans
göstermek istiyorsan
ısırdığın kütür kütür elmanın tadını
gerçekten hisset,
arkadaşının gözlerindeki
binlerce renk dalgalanmasını gör
veya sevdiğin kişiyi hararetle,
kalp atışlarını hissederek kucakla.
Eğer nörobilimsel kanıtları incelemesem
bunu gerçek olamayacak
bir fantazi sanırdım.
İlerlemeyi takip etmek için
Bilge kaslarının
ve karşısındaki Sabotajcıların gücünü
24 saatlik tipik bir sürede
duygulara dayanarak
gerçekten ölçebiliyoruz.
Bu oranı, pozitif zekâ katsayınız
yani "PQ" olarak tanımladık.
Bağımsız araştırmacılar
PQ seviyesi artan insanların
çok daha mutlu ve daha az stresli
olduğunu göstermişlerdir.
Ayrıca performansları da çok daha iyi.
Örneğin, satış işinde %40 daha iyiler
ve takım performans ölçütleri
üçte bir oranında daha iyi.
Biraz alıştırma yaparak herkes
Bilge kaslarını güçlendirmeyi öğrenebilir.
Ve son olarak,
sevdiklerinizin de Bilgelerini
güçlendirmesine yardım edebilirsiniz.
Kızım Tisa'nın aksine,
Oğlum Kion gıdıklanmaya bayılır.
Onunla oynarken bir oyun icat ettim,
onu gıdıklamaya başlıyorum ve doğru
cevabı verene kadar da durmuyorum.
Gıdıklamaya başlayıp soruyorum
"Kion, seni neden çok seviyorum?"
Cevabı öğrenmiş tabii ve
"Bilmiyorum babacık.
Beni neden çok seviyorsun?"
Soruyorum "Çok yakışıklı olduğundan mı?"
Annesinin genleri yüzünden,
söylemenize gerek yok.
(Kahkahalar)
Cevabı öğrenmiş ve şöyle diyor
"Hayır babacık, yakışıklı
olduğumdan değil."
Soruyorum " Notların
iyi olduğu için mi?"
"Hayır baba, bilemedin."
"Sporda iyi olduğun için mi?
"Hayır baba, değil."
Yani bir dizi
güzel özellik sıralıyorum
ve o da "Hayır babacık"
diye devam ediyor.
Ve sonunda,
Çok şaşırmış gibi yapıp
soruyorum " Neden o zaman Kion,
neden seni çok seviyorum?"
Cevabı öğrenmiş
"Baba, ben olduğum için" diyor.
"Baba, çünkü ben olduğum için"
Hakiki kendisi, kendi Bilgesi.
Ya siz?
Acaba hayat nasıl olur
eğer hakiki kendinizi
tekrar canlandırsanız,
kendi Bilgenizi?
Bu size, sevdiklerinize ve dünyaya
nasıl bir armağan olur?
Ve o zaman neler mümkün olur?
Sizin özel, benzersiz
ve muhteşem varlığınız!
Şimdi onu hatırlama zamanı!
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)