0:00:11.640,0:00:16.650
İnsan olma deneyimine girmek, büyük bir unutma haline girmektir.

0:00:18.730,0:00:24.970
Koşulllanmış zihnin perdesi, özünde kim olduğumuz gerçeğini gizler,

0:00:28.050,0:00:34.210
bizi ayrıştırır, sınırlar ve şüphe dolu bir dünyaya hapseder.

0:00:36.370,0:00:42.050
Peki, kimsin gerçekten? Sadece bedende yaşayan,

0:00:42.760,0:00:48.210
hayatı bir şekilde devam ettirmeye, mutluluğu bulmaya çalışan ve acı çekmekten kaçınan bir zihin misin sadece?

0:00:48.210,0:00:54.860
Ya da tamamen başka bir şey... çok daha derin bir şey... ebedi bir şey

0:00:54.860,0:01:00.180
Kelimelerle açıklanamayan bir şey. İdrak edildiğinde gerçek huzur,

0:01:00.180,0:01:06.720
gerçek doyum getiren bir şey. Burada zihin perdesinin ötesine,

0:01:06.720,0:01:12.220
düşüncelerin ve duyumların ötesine bakacağız.

0:01:12.220,0:01:15.632
özünde kim olduğumuz gerçeğini bulmak için.

0:01:33.392,0:01:37.392
Şu halde zihin nedir?

0:01:37.792,0:01:44.430
Tarih boyunca bu soru sayısız kere sorulmuştur.

0:01:44.430,0:01:49.790
İnsanlığın en eski spiritüel ve bilimsel araştırmalarından itibaren insan zihni

0:01:49.790,0:01:55.380
farklı kültürlerde çeşitli şekillerde kavramsallaştırılmış ve anlaşılmıştır.

0:01:55.380,0:02:01.580
İnsanlar, felsefe, psikolojik ve bilimsel teorilerle birlikte

0:02:01.580,0:02:08.280
direk sorgulama yöntemlerinden faydalandılar zihnin sırlarını çözebilmek için ...

0:02:08.280,0:02:14.790
Zihnin ve bedenin ötesinde kim olduğumuzu bulmak için. Genelde zihni,

0:02:14.790,0:02:19.220
beyin gibi kafanın içinde olan bir şey gibi düşünürüz; düşünme ve

0:02:19.220,0:02:27.505
bilişten ile ilgili alan. Ancak zihin bundan çok daha derindir. Zihin aslında düalitedir.

0:02:28.155,0:02:33.260
Aynı zamanda Maya veya yanılsama olarak da bilinir. Aynı zamanda ego olarak da bilinir.

0:02:33.900,0:02:41.050
Latince'de ego kelimesi basitçe "ben" anlamına gelir. "Ben" algısı bir şeyle sınırlandığında

0:02:41.050,0:02:47.915
bu Maya'dır, yanılsamadır ama sınırsız olduğunda... bilinç olduğu gerçeğine

0:02:47.915,0:02:53.920
uyandığında, içinde tüm fenomenlerin ortaya çıkıp kaybolduğu bilinç

0:02:53.920,0:02:59.470
o zaman artık ayrı bir "ben" ile özdeşleşme yoktur.

0:02:59.960,0:03:06.920
"Ben" kelimesinin gerçek anlamı sonsuz farkındalık, sonsuz bilinçtir.

0:03:06.920,0:03:13.410
Var olan tek "ben" ya da tek Benlik budur. Ancak, çoğumuzda olan şu:

0:03:13.410,0:03:19.670
benlik algımız, hayat denen deneyime...

0:03:19.670,0:03:25.560
düşünceler, imgeler, duygular ve daha birçok şey ile o kadar iç içe girmiş ki... Kendimizi özünde

0:03:25.560,0:03:32.760
ve aslen olduğumuz gibi algılamayız. Ama kendimizi modifiye olmuş halimizle tanıyoruz...

0:03:32.760,0:03:39.970
insan olma deneyimin içine karışmış halimizle. İşte gerçek ve tek Benlik yani sonsuz farkındalık,

0:03:39.970,0:03:44.940
sonsuz Bilinç ile deneyiminin birbirine karışması sonucunda

0:03:44.940,0:03:51.230
hayalı ben oluşuyor. Gerçek olmayan "ben" e ego veya ayrı benlik deniyor.

0:03:51.230,0:03:57.710
Ego bir fikirdir; çok güçlü, çok sağlam, çok ısrarcı.

0:03:57.710,0:04:04.860
Bir şahıs olduğumuz düşüncesidir. Ayrı bir bedende, ayrı bir zihinde ayrı bir varlık.

0:04:04.860,0:04:10.381
Hatta sadece beden zihin olduğumuzu düşünürüz bazen. Ego, zihnin bir parçasıdır.

0:04:10.381,0:04:17.510
Çok küçük yaşlarda oluşmaya başlar; benlik algısı verir bize. Diğerlerinden ayrı bir ben hissi.

0:04:17.510,0:04:25.820
Ego kelimenin tam anlamıyla aslı olmayan uyduruk bir varlıktır; gerçek değildir ve

0:04:25.820,0:04:34.460
beden olarak tanımladığımız şeydir. Zihnin ayrı olduğunu düşünen bölümüdür.

0:04:34.460,0:04:42.790
Ego, kişisel benlik algısıdır, gerçek benlik değildir.

0:04:43.750,0:04:49.630
Tamamen hayali bir ‘ben’ hakikatte ‘kim olduğum’ değil.

0:04:49.630,0:04:58.279
Nihayetinde kim olduğum daha derin, bu derinlikteki var oluştur, hep var olan mevcudiyettir.

0:04:58.869,0:05:05.600
Düalist zihin iki temel unsurdan oluşur... gözleyen ve gözlenen.

0:05:05.600,0:05:11.540
Dünya duyumlardan, algılardan ve egosal tercihlerden oluşur

0:05:11.540,0:05:17.930
algısı var. Bununla beraber, ayrı bir "ben" olduğu hissi var;

0:05:17.930,0:05:25.110
gözleyen bir ‘ben’. Uyanış bu düalitenin farkına varmaktır ...

0:05:25.110,0:05:32.260
‘gözleyen ile gözlenen bir’ gerçeğine uyanmaktır. ’Özne ile nesne bir’ gerçeğine.,

0:05:32.260,0:05:38.710
Ve ezelden beri her an her yerde var olan farkındalığı idrak etmektir.

0:05:38.710,0:05:45.600
Küçük çocuklara bakarsanız, küçük çocukların egosu yoktur.

0:05:45.600,0:05:50.730
Hayata iştirak ederler adeta. Bir coşku halindedirler, canlı, neşeli

0:05:50.730,0:05:54.590
çünkü dünyadan ayrı değiller.

0:05:54.930,0:06:01.130
Doğduğumuzda bağımlıyızdır ve henüz kavramsal düşüncelerimiz yoktur.

0:06:01.130,0:06:06.709
Büyüdükçe kavramlar ögrenir, öz farkındalık denilen yeteneği,

0:06:06.709,0:06:12.040
yaptıklarımız üzerinde düşünme kabiliyeti geliştiririz bağımsız bireyler olabilmek adına...

0:06:12.040,0:06:16.880
İşte bu düşünme işlemi içsel kimlik haline gelir.

0:06:16.880,0:06:23.640
Egonun oluşumu doğumdan kısa bir süre sonra başlar. Nihayetinde "ben" veya "kendim"

0:06:23.640,0:06:31.790
olarak adlandırdığımız kişisel bir kimlik geliştirmeye başlarız. İnsan gelişiminde

0:06:31.790,0:06:38.740
ayna evresi, çocuğun aynada kendini fark ettiği aşamadır,

0:06:38.740,0:06:46.050
genellikle 6 ila 18 aylıkken. Ve bu, egonun oluşumunun sadece bir kısmıdır,

0:06:46.050,0:06:52.710
kendini özdeşleştirmek yoluyla oluşumunun. Tabii bu, egomuzu aynadaki

0:06:52.710,0:06:59.390
karakterden alıyoruz anlamına gelmiyor. Sosyalleşme sürecinin, koşullanmanın bir ürünüdür Ego.

0:06:59.390,0:07:07.730
Zira çevremizdekiler bize ayrı bir kişi, ayrı bir "ben" olarak davranmaya başlar.

0:07:07.730,0:07:13.870
Böylelikle, "ben" duygusu ile özdeşleşmeyi öğreniriz; bedenimizde ortaya çıkan duyularla,

0:07:13.870,0:07:21.740
dış dünyanın algılanması, kavramsallaştırılması yoluyla. Zihin böler,

0:07:21.740,0:07:28.020
bir şeyleri diğerlerinden ayırır, sonra bu şeylere karşı tercihler geliştiririz.

0:07:28.020,0:07:34.050
Bazı şeyleri severiz, bazılarını sevmeyiz. Bu "ben", zamanla

0:07:34.050,0:07:40.140
birey olarak ayrı ve özgün kimliğimiz haline gelir.

0:07:40.140,0:07:44.250
Kim olduğumuza inandığımızın hikayesi budur.

0:07:44.250,0:07:48.430
Ve bizimle vücut bulan bilinç de buna inanmaya başlar, küçük yaşlardan,

0:07:48.430,0:07:54.965
çocukluğumuzdan itibaren ve bizimle büyür, bir kişi olduğumuza tamamen

0:07:54.965,0:08:00.930
ikna oluncaya kadar. İnsanlar büyüdükçe, ergenliğe ve yetişkinliğe doğru

0:08:00.930,0:08:06.760
ilerledikçe bir ayrılık fikri geliştirirler; kafalarının içinde yaşayan "ben" olduklarına inanırlar.

0:08:06.760,0:08:15.980
Böylece, ayrı egolar haline gelirler; hep bir şeyler isteyen,

0:08:15.980,0:08:21.130
hep bir eksiklik duygusuyla yaşayan, duydukları eksiklikleri telafi etmek için

0:08:21.130,0:08:25.990
bir şeyler biriktirme arzusunun egemen olduğu bir hayat süren.

0:08:25.990,0:08:31.350
Tüm sorunlara, tüm problemlere neden olan zihindir. Zihin,

0:08:31.350,0:08:35.330
ayrılık yanılsamasının tümünü yaratan bir güçtür...

0:08:35.330,0:08:41.410
'dünyada yaşayan bir kişiyim' yanılsaması veya görüntüsünün tamamını

0:08:41.410,0:08:48.750
Deneyerek doğru olduğunu görebiliriz ki yaşadığımız her

0:08:48.750,0:08:56.590
psikolojik acının temelinde bu ‘ayrı kişi olma’ inancını, her zaman

0:08:56.590,0:09:04.020
bu ayrı varlık olma inancını buluruz. Hiçbir istisna yok, istisna yok.

0:09:04.020,0:09:11.000
Fiziksel acıdan bahsetmiyorum, ama psikolojik acı kesinlikle gereksizdir

0:09:11.000,0:09:18.819
bu ayrı yani görünüşte ayrı beden- zihin olduğu inancından

0:09:18.819,0:09:26.960
kaynaklanır. Zira bütünden kopmuş parçalar gibiyiz,

0:09:26.960,0:09:32.919
birbirinden kopmuş ve birbirinden çok uzaklara yayılmış

0:09:32.919,0:09:38.110
yapboz parçaları gibiyiz. O yüzden "bir şeyler eksik",

0:09:38.110,0:09:42.156
"bir şeyler doğru değil" hissi var. Zihin aşılmaz bir engel gibi görünüyor.

0:09:42.156,0:09:46.800
Zihinle nasıl başa çıkabiliriz? Zihnin sonu yok gibi görünüyor.

0:09:47.330,0:09:53.190
Aklı kullanarak zihni fethetmeye çalışmak hiç bitmeyen bir mücadele yaratır.

0:09:53.190,0:09:59.120
Çizmelerini çekerek kendini yukarı kaldırmaya çalışmak gibi bir şey.

0:09:59.360,0:10:05.600
Ego harap olmuş, kaybolmuş ve kafası karışmış hisseder,

0:10:05.600,0:10:12.030
hayatın hiçbir anlamı olmadığını. Ve sürekli arayışta olan zihin mücadele ederken,

0:10:12.030,0:10:18.160
şair St. John of the Cross'un Ruhun Karanlık Gecesi dediği şeyi yaşarız. Bu,

0:10:18.160,0:10:24.883
rüyadan uyanma sürecinin gerekli bir bölümüdür. Arayışı ve arayış içinde olanla özdeşleşmeyi

0:10:24.883,0:10:32.860
bırakarak ancak, yaşamla doğrudan bir olabiliriz.

0:10:44.170,0:10:49.680
Hayatımda iyi bir yerdeydim. Spiritüel arayıştan bir nevi vazgeçmiştim...

0:10:49.680,0:10:55.440
Pes ettiğim için falan değil, gerçekten aranacak başka bir şey olmadığı için.

0:10:55.440,0:11:00.961
Aydınlanma arayışında değildim. Bir uyanış aramıyordum.

0:11:00.961,0:11:06.970
Huzur arıyordum, mutluluk arıyordum ve anladım ki tek yol var:

0:11:06.970,0:11:12.430
olana teslim olmak. Hayat benim öğretmenimmiş meğer. Çok, çok, çok uzun yıllar süren arayıştan

0:11:12.430,0:11:22.390
sonra her şey yıkıldı. Kendim olarak bildiğim ben yapısı yıkıldı.

0:11:23.350,0:11:33.710
Salonda oturuyordum ve birkaç hafta boyunca içimde

0:11:33.710,0:11:43.780
bir tür büyük bir ıssızlık olmaya başladı. Yani bu beklenmedik bir şeydi,

0:11:43.780,0:11:52.460
bu uçsuz bucaksız karanlık iç manzara... bir çeşit terk edilmişlik... varoluşsal terk edilmişlik

0:11:52.460,0:12:03.900
hem de yaşamın kendisi tarafından ve zihnimdeki hareketlenmeleri fark ettim,

0:12:03.900,0:12:11.470
zihnimin içimdeki bu karanlık manzaradan nasıl kaçıp uzaklaşmak istediğini. Ve kendime sordum:

0:12:11.470,0:12:17.800
"Acı çekmenin anlamı ne? Acının doğasında ne var?

0:12:17.800,0:12:25.670
Acı nasıl sona erebilir?"Ya da belki sona ermiyor ve bu soruda ortaya çıkan şey,

0:12:25.670,0:12:32.220
olduğum yerden hareket etmeme, o karanlık manzaradan uzaklaşmama isteğiydi

0:12:32.220,0:12:39.730
ve benim sonum anlamına gelse bile buna teslim olmak geldi içimden.

0:12:39.730,0:12:46.286
Ve sonumun gelmesi ne demek onu da bilmiyordum, bir tür biliş olarak ortaya çıktı

0:12:46.286,0:12:51.820
ama henüz bilinçli değildi ve o anda beklenmedik bir şekilde benlik yapısı çöktü,

0:12:51.820,0:13:02.030
tamamen yok oldu. Sanki ‘ben kimliği’ öldü ve şaşırtıcı bir şekilde

0:13:02.030,0:13:11.570
ben ve yaşam arasındaki ayrılığı sona erdiren yaşamın kendisiyle bir birleşme oldu.

0:13:11.570,0:13:20.320
Ve o andan itibaren idrak ettim ki, ‘Ben ve hayat biriz’. Ayrılık yok...

0:13:20.320,0:13:27.320
Hepsi zihin dalgalanmalarında. Ve bu noktadan sonra,

0:13:27.320,0:13:35.530
mutluluk (Amoda) bulmak adına kurban kimliği üzerine inşa edilmiş o yapı yıkıldı; sadece

0:13:35.530,0:13:40.440
koşulların kurbanı değil, aynı zamanda hissettiklerimin kurbanı; duyguların kurbanı,

0:13:40.440,0:13:44.790
düşüncelerin kurbanı ve bu nedenle sürekli olarak onları değiştirmeye; düşünceleri değiştirmeye,

0:13:44.790,0:13:49.517
duyguları değiştirmeye, daha iyi hale getirmeye çalışmak, daha pozitif, daha coşkulu hale

0:13:49.517,0:13:58.510
getirmeye çalışmak... bu sona erdi. Ve kurban kimliği gidince sanki yeniden doğmuş gibi oldum.

0:13:58.510,0:14:05.330
Böylece öldüm ve ölümle yeniden doğdum. Algılarımı kapatmış tüm perdeler iniverdi sanki;

0:14:05.330,0:14:11.460
Amoda kimliği üzerine kurulmuş algılarımı yani hikayesiyle, düşünceleriyle, inançlarıyla,

0:14:11.460,0:14:17.898
deneyimleriyle ‘ben’ temeline oturtulmuş algılarımı kapatan tüm perdeler çözüldü. Çırılçıplak oldu,

0:14:17.898,0:14:23.510
tamamen savunmasız. Hep öyle kaldı, o zamandan beri hiç değişmedi.

0:14:27.050,0:14:33.610
Budizm'de ilk Yüce Gerçek, ıstırabın olduğudur.

0:14:33.610,0:14:40.210
Zira koşullanmış zihnin doğasında var tatminsizlik. Dukkha, diğer bir değişle

0:14:40.210,0:14:47.120
zihinde var olan kronik tatminsizlik, yalnızca fiziksel ve duygusal acıya neden olan tatminsizlik değil,

0:14:47.120,0:14:53.690
aynı zamanda daha derin tatminsizlik biçimlerini de kapsar: her şeyin geçici olması,

0:14:53.690,0:15:00.780
dünyevi arayışlarda kalıcı tatmin bulamama gibi

0:15:00.780,0:15:07.180
Gerçek mutluluk ya da doyum, dış dünyada hele de maddi şeyler arayarak bulunamaz.

0:15:07.710,0:15:11.428
İşler düşündüğümüz gibi gittiğinde bile, Her şeyi usulüne uygun

0:15:11.428,0:15:16.365
yapıyor olsak bile -iyi bir insanız, güzel ilişkilerimiz, başarılı kariyerimiz var-

0:15:16.365,0:15:21.970
o zaman bile derinlerde yatan ve sürekli bizimle olan ‘hala oturmayan bir şeyler var’ hissi taşırız.

0:15:21.970,0:15:29.090
Eksikliğini duyduğumuz, doğru bir şekilde algılayamadığımız bir şey

0:15:29.090,0:15:36.020
ve buna ne kadar yakından bakarsak o kadar canlı, o kadar belirgin hale gelir.

0:15:36.020,0:15:42.690
Bu yüzden sık sık söylediğim şey: uyanış sürecindeki ilk adım

0:15:42.690,0:15:50.280
acı çektiğimizi kabul etmektir. Acı çekme hissini şöyle özetleyebiliriz:

0:15:50.280,0:15:56.360
hayatım hiç yolunda gitmiyor ya da belki ben doğru yolda değilim.

0:15:56.360,0:15:59.893
Ama bu, rahatsız edici bir his... Rahatsız edici olması bir lütuf zira

0:15:59.893,0:16:07.173
bizi hayal bile edemeyeceğimiz yerlere götürebilecek bu sorgulamaya götürüyor.

0:16:07.173,0:16:15.520
İnsanlar neden acı çekiyor? Fiziksel acıdan bahsediyorsak, şunu anlamalıyız ki,

0:16:15.520,0:16:24.350
fiziksel acı çekmemizin bir nedeni var. Fiziksel acı

0:16:24.350,0:16:33.770
genetik olarak miras aldığımız bir koruma aracıdır. Hiç acı çekmeseydik,

0:16:33.770,0:16:43.410
sürekli bir şeylere çarpardık, sülfürik asit içerdik ve

0:16:43.410,0:16:51.740
bedenimiz uzun süre dayanmazdı. Psikolojik acının nedeni farklı.

0:16:51.740,0:17:00.330
O da şu: "yanlış yapıyorsun". Yani psikolojik acı sorun değil,

0:17:00.330,0:17:05.930
çözümün başlangıcıdır. Psikolojik acı, yaptığımız diğer bir yanlışlık hakkında

0:17:05.930,0:17:12.540
yani ayrı bir insan olduğumuza inanmak hakkında bize bir ders veriyor.

0:17:12.540,0:17:19.150
Bu bir hata... Hataların en büyüğü. Bu, ilk günahtır;

0:17:19.150,0:17:28.840
göklerin krallığından, cennet bahçesinden kovulmamıza sebep olan ilk günah.

0:17:30.360,0:17:37.790
Günah kelimesinin orijinal anlamı "amaçlanan hedefi başaramamak" tır.

0:17:37.840,0:17:44.514
Egosal bilinç, sürekli olarak hedefi kaçırdığımız patolojik bir zihin durumudur.

0:17:44.514,0:17:51.200
"Düşüş" ün anlamı budur. Bilgi ağacının meyveleri -iyi ve kötü- üzerine,

0:17:51.200,0:17:56.850
düşünceler üzerine odaklanmış bir haldeyiz.

0:17:56.850,0:18:03.050
Düalist zihin, algıladığımız form dünyasına şekil veren olgulardan oluşur

0:18:03.050,0:18:10.250
yani duyumlardan, algılardan, bencil tercihlerden ve bu

0:18:10.250,0:18:17.480
gözleyen ayrı bir "ben” var algısından. İşte

0:18:17.480,0:18:20.580
ego ile özdeşleşmenin temelınde yatan bu "ben" düşüncesidir.

0:18:20.580,0:18:30.226
Her ne yaşıyorsak onu yaşayan bu "ben". Üzgün, endişeli ya da

0:18:30.226,0:18:34.770
yalnızsam, bu deneyimi yaşayan bu "ben". Eğer seninle konuşuyorsam,

0:18:34.770,0:18:39.800
konuşan bu "ben". Eğer dünyayı görüyorsam, dünyayı gören de bu "ben".

0:18:39.800,0:18:47.620
Böylelikle tüm yaşamımız bu "ben" etrafında döner.

0:18:47.620,0:18:58.680
Yaşadığımız tüm deneyimlerde merkezi karakter "Ben" dir. O yüzden yapılması gereken asıl sorgulama...

0:18:58.680,0:19:03.841
Uyanışın ön koşulu, gerçekte olduğumuz "Ben" in veya

0:19:03.841,0:19:06.900
benliğin doğasını keşfetmek, onu tanımaktır.

0:19:06.900,0:19:13.247
Budizm'in en saygı duyulan öğretilerinden biri olan Kalp Sutrasın’da şöyle yazar:

0:19:13.247,0:19:19.670
Kurtulmak için düalist zihnin bu mekanizmasının tamamının boş olduğunu, zihinde ben diye bir şey

0:19:19.670,0:19:28.650
olmadığını fark etmemiz gerek. "Ben" düşüncesinden vazgeçildiğinde, düalitenin kendisi de çöker.

0:19:28.650,0:19:35.120
Form tamamıyla boşluk olarak, boşluk tamamıyla form olarak görülür.

0:19:35.120,0:19:43.850
Samadhi durumunda, boşluk doluluk olarak dans eder,

0:19:43.850,0:19:51.570
durgunluk hareketin; sessizlik sesin özündedir. Hayat doğrudan deneyimlenir,

0:19:51.570,0:19:58.580
zihin süzgeci aracılığıyla değil. O zaman bilgi ağacının meyvelerinin peşinden gitmeyiz artık

0:19:58.580,0:20:04.660
iyilik kötülük diye bir şey kalmaz. Dünyayla eskisi gibi ilişki kurmadığımızda,

0:20:04.660,0:20:11.923
bu, kurtuluştur, özgürleşmedir, acının, ıstırabın sona ermesidir.

0:20:11.923,0:20:18.550
‘Benim’ inancına sahibiz -benim zihnim, benim cehaletim, benim egom-

0:20:18.550,0:20:23.920
çünkü kendimizi ayrı tutan bir bakış açısı ile görüyoruz her şeyi ve

0:20:23.920,0:20:27.840
biliyor musunuz bu normal başlangıçta, yani bu şekilde göreceksiniz. Ama

0:20:27.840,0:20:36.410
gerçekte durum farklı. Gerçekte sadece yaşam var. O kadar. Eylemde olan yaşam. Saf bir şekilde akıyor.

0:20:36.410,0:20:40.700
O halde acı çekmek, yaşama karşı dirençtir; ‘Evet’imize karşı direnç,

0:20:40.700,0:20:46.230
‘Hayır’ımıza karşı direnç, görünen, vuku bulan her şeye karşı durmaktır,

0:20:46.230,0:20:53.140
çünkü kendimizi ayrı hissediyoruz. Ve uyanış,

0:20:53.140,0:20:56.534
işte bu ayrı olma fikrine son vermektir.

0:20:56.534,0:21:01.750
Zihindeki egosal direnci, tüm enerjinin evrende nasıl hareket ettiğini gözlemleyerek

0:21:01.750,0:21:09.910
anlamaya başlayabiliriz. Anlamanın bir yolu,

0:21:09.910,0:21:15.980
Lichtenberg figürü adı verilen şeye bakmaktır. Lichtenberg figürü,

0:21:15.980,0:21:21.820
yüksek voltajlı elektrik boşalması maddelerden geçtiğinde ortaya çıkan şekildir.

0:21:21.820,0:21:28.200
Elektrik boşalması, dallanmış ağaç benzeri kanallar şeklinde desen oluşturur.

0:21:28.200,0:21:36.150
Burada elektrik odunun içine gidiyor. Bu örnekte Lichtenberg figürü,

0:21:36.150,0:21:42.980
beş milyon voltluk hızlandırıcı kullanılarak trilyonlarca elektronun

0:21:42.980,0:21:49.984
akrilik bir blok içine enjekte edilmesiyle oluşturulmuştur. Tüm fiziksel maddeler,

0:21:49.984,0:21:56.610
bu durumda akrilik blok, enerjinin direnmesi veya yavaşlamasıdır.

0:21:56.610,0:22:02.680
Fırtınada, havanın direnci iletken kanalın oluşumunu ve akım akışını etkiler.

0:22:02.680,0:22:08.560
Enerjinin yarattığı ağaç benzeri desenleri gözlemlediğimizde,

0:22:08.560,0:22:15.960
enerjinin zaman içinde ortamda izlediği yolu görüyoruz.

0:22:15.960,0:22:21.429
Ağaç benzeri bu desenler veya dallanma şekilleri,

0:22:21.429,0:22:31.597
mikrodan makroya kadar doğada var olan her şeyde ve her ölçüde bulunur.

0:22:31.597,0:22:38.930
Evrenin dokusu bir biçim oyunu, bir direnç oyunudur;

0:22:38.930,0:22:46.440
kendisiyle bir tür saklambaç oynayan dev bir zihin. Samskaralar yani bilinçdışı örüntüler,

0:22:46.440,0:22:54.410
yaşanılan deneyimin yükü ağır, enerjisi yoğun olduğunda meydana gelir. Enerjiler bir araya gelir ve

0:22:54.410,0:23:00.930
"Ben" düşüncesi ortaya çıkar. Direnç ortaya çıkar. Direnç olmazsa, enerji sadece içinden geçip gider...

0:23:00.930,0:23:07.020
Hayat içine akıp gider. Ama direnç olduğunda, "ben" ortaya çıktığında,

0:23:07.020,0:23:12.510
enerji dallanır ve bilinçaltında yeni yollar, yeni örüntüler yaratır.

0:23:12.510,0:23:20.040
Bu örüntüler kendi kendilerine çalışır, gölgelerde saklanır,

0:23:20.040,0:23:25.433
tekrar ortaya çıkana ve bilinçli olarak bütüne entegre olana kadar büyür.

0:23:26.263,0:23:31.870
İlk hatırladığım şey şu: Gerçekten korkmuştum ve neden korktuğumu bilmiyordum ve

0:23:31.870,0:23:38.910
bir anda bir şeyler ters gidecek gibi hissediyordum ve

0:23:38.910,0:23:46.360
bu his tüm hayatım boyunca devam etti ve 20'li yaşlarımda yoğunlaştı

0:23:46.360,0:23:52.440
Ve dört çocuğum olmasına rağmen ağır bir depresyona girdim.

0:23:52.440,0:23:59.440
Ve sonunda arayışa girdim. Yaklaşık üç dört yıl boyunca bir şeyler aradım ama

0:23:59.440,0:24:03.500
aradığım şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Uyanış ile ilgili hiçbir şey duymamıştım,

0:24:03.500,0:24:11.040
uyanmanın ne olduğunu bilmiyordum. Ve zamanla netleşmeye başladı:

0:24:11.040,0:24:18.050
Aradığım her ne ise onu dışarda bulamayacaktım. O zamanlar iyi bir ailem, iyi bir işim vardı;

0:24:18.050,0:24:23.020
herkesin isteyebileceği her şey. Ama yine de içimde ciddi bir boşluk vardı ve

0:24:23.020,0:24:32.960
nihayet yaşadığım depresyondan kurtulup iyileşme yolları ararken meditasyonu keşfettim

0:24:32.960,0:24:41.830
ve içine daldım, Biraz huzur buldum, biraz rahatladım ve hayatımda

0:24:41.830,0:24:48.000
ilk kez o korku, o dehşet hissi bir an için kayboldu,

0:24:48.000,0:24:55.090
sadece bir anlık ilk olarak o anda. Böylece, ne olduğunu, bu değişikliğin nedenini

0:24:55.090,0:24:59.757
ve o korku hissinin neden geri geldiğini bulmak için elimden gelen her şeyi yaptım.

0:24:59.757,0:25:05.260
Değişik spiritüel yolları araştırmaya başladım ve

0:25:05.260,0:25:10.480
bu uyanış, aydınlanma terimiyle karşı karşıya geldim.

0:25:10.480,0:25:19.920
Bunun ne olduğunu anlamaya çalıştım. Nihayet, 15-20 yıl sonra şunu fark ettim:

0:25:19.920,0:25:24.850
Artık düşüncelerimize inanmadığımız zaman uyanmaya başlıyormuşuz. Düşünceler hala

0:25:24.850,0:25:29.530
devam edebiliyor ama korku, düşüncelerime inanmaktan, sadece yaşamını sürdüren

0:25:29.530,0:25:36.860
bir kişi ya da biri olduğuma inanmaktan ve bundan çok daha fazlası olduğumu görmeye başlamaktan

0:25:36.860,0:25:46.510
geliyordu. Ben sonsuzum. Bu gerçekliğin oturması 5 yıldan fazla sürdü. Onu anlatacak daha iyi bir kelime yoktu.

0:25:46.510,0:25:50.779
Ve onu bloke eden her şeye bakmak, her şeyi ele alıp incelemek zorunda kaldım.

0:25:50.779,0:25:58.720
Yeterince iyi bir ebeveyn olamama duygusu, içimin derinliklerindeki

0:25:58.720,0:26:05.108
bu yetersizlik hissi... Buna gerçekten bakmam, bunu araştırıp üzerinde düşünmem gerekti.

0:26:05.108,0:26:12.546
araştırıp üzerinde düşünmem gerekti. Ve nihayet huzur geldi kendiliğinden,

0:26:12.546,0:26:18.950
çabasız ve bir daha da gitmedi. Beraberinde sevgi, neşe ve bazen de eksiksiz mutluluk da geldi.

0:26:18.950,0:26:24.650
Her şeyin yolunda olduğuna dair derin bir his, kendimi evde hissetmek, güvende hissetmek,

0:26:24.650,0:26:30.120
kendimi sevebileceğimi hissetmek, kendimi sevmek benim için daha önce mümkün olmayan bir şeydi.

0:26:32.270,0:26:37.430
Birçok insan bir anlık uyanır ama sonra tekrar uyku haline geçer.

0:26:37.430,0:26:42.990
Bir yakalar bir kaybeder. Oyun gibi adeta. Uyandım ama şimdi

0:26:42.990,0:26:49.500
zihin geri geldi. Uyanış gerçek anlamıyla idrak edilmediği zaman olur bu.

0:26:49.500,0:26:58.520
Samadhi (Aydınlanma) durumuna ulaşıldığında tatlı bir keyiflilik hali olur; canlılık, mutluluk olur.

0:26:58.520,0:27:05.640
Zihin- bilinç akışında diğer bir değişle algıda değişiklik olur, bir rahatlık,

0:27:05.640,0:27:10.399
bir özgürlük duygusu gelir. Ve insan doğal olarak bu durumu özünde kim olduğu

0:27:10.399,0:27:17.684
gerçeğiyle karıştırır. Bir anlık uyanış yaşadıktan sonra insan çoğu zaman

0:27:17.684,0:27:24.080
daha üst boyutlar, deneyimler aramaya başlar. Zaten mevcut olan farkındalığı görüp

0:27:24.080,0:27:30.320
asıl doyumun kaynağının bu farkındalık olduğunu idrak edemez. Hakikatte kim olduğumuz gerçeği

0:27:30.320,0:27:38.250
geçici bir durum veya deneyim değildir. Olaylar gelir ve gider ama geriye kalan,

0:27:38.250,0:27:46.890
özümüzde var olan farkındalıktır, her zaman VAR OLAN.

0:27:46.890,0:27:52.780
Spiritüel boyut veya deneyim aramayadevam ederseniz, sonunda ‘arayışta olan’ daha da güçlenecek ve

0:27:52.780,0:27:58.170
siz gerçeklerden daha da uzaklaşacaksınız. Arayışta olan, daima hedefi kaçırır

0:27:58.170,0:28:04.210
zira geçici olanın peşinden koşar tıpkı geçici haz arayan uyuşturucu bağımlısı gibi

0:28:04.210,0:28:08.110
ve tıpkı bağımlı gibi, sahte bir arayış içinde olan da her zaman

0:28:08.110,0:28:11.540
kriz noktasına veya başarısızlık noktasına gelecektir.

0:28:11.540,0:28:17.498
Hayat, bağımlılık yaratan davranış örüntülerinden oluşan bir şenlik yeridir ve bunu söylediğimde

0:28:17.498,0:28:23.920
sadece alkol ve nikotin gibi maddelere bağımlılıktan bahsetmiyorum. Toplumda hâkim olan her şey

0:28:23.920,0:28:27.970
bağımlılık yapan davranış kalıpları haline gelir;

0:28:27.970,0:28:34.320
Realite televizyon bağımlılığı, ünlülerin hayatına bağımlılık, bir ayakkabı daha alma bağımlılığı …

0:28:34.320,0:28:40.379
Peki neden? Bunun nedeni şu: Son derece anlamsız ve

0:28:40.379,0:28:48.270
doğaya aykırı bir şekilde yaşadığımız hayattan kaçıp kurtulmanın bir yolunu bulmaktır.

0:28:48.270,0:28:52.401
Ama nasıl kaçıp kurtulacağımızı bilmiyoruz, o yüzden bağımlılıklarla telafi etmeye çalışıyoruz.

0:28:52.401,0:29:02.080
Oysa gerçekliği anlamak özü itibarıyla ayrıcalık sağlar: hayatımızı doğallaştırır,

0:29:02.080,0:29:06.610
hayatın ritim ve akışıyla, doğanın işleyişiyle daha uyumlu hale getirir.

0:29:06.610,0:29:10.440
Böyle olunca artık bağımlılığa gerek kalmaz daha doyumlu, daha sağlıklı,

0:29:10.440,0:29:15.130
genel anlamda daha iyi hayatlar yaşarız;

0:29:15.130,0:29:22.160
‘senin hayatın sana, benim hayatım bana’ gibi çarpık bakış açısı olmadan.

0:29:22.160,0:29:26.560
İnsan aklının düşünebileceği, doğaya en aykırı şeylerden biridir bu görüş.

0:29:26.560,0:29:32.169
Bahçemdeki elma ağacındaki çiçek gibi, ‘bu benim yaşamım' diye düşünüp

0:29:32.169,0:29:36.230
'sonsuza kadar hayatta kalmam lazım' demesi gibi bir şey bu. Çiçeğin arzusu

0:29:36.230,0:29:38.410
gerçekleşse ne elma kalırdı ne elma ağacı.

0:29:38.410,0:29:43.917
Gerçeği anladığımızda, doğal olarak ego merkezli bir yaşamdan,

0:29:43.917,0:29:49.740
istek, arzu, nefret örüntülerini sürekli olarak besleyen bir yaşamdan,

0:29:49.740,0:29:54.920
daha doğal, daha akışta olan bir yaşama geçiş olur.

0:29:54.920,0:29:59.990
Ve belki belli bir noktadan sonra bu fikir yeterli gelmeyebilir

0:29:59.990,0:30:07.380
o zaman da spiritüel arayışa başlarız ya da belki ondan önce bazı psikolojik araştırmalar yaparız.

0:30:07.380,0:30:11.770
Sonra, bir an gelir, sen ben ayırımı yanılsamasının ötesini görmeye hazır oluruz.

0:30:11.770,0:30:18.615
O zaman da manevi arayış diğer bir değişle bilinçli bir spiritüel arayış başlar.

0:30:18.615,0:30:23.720
Çünkü spiritüel arayış, spiritüel arayışta olduğumuzun farkına varmadan önce başlayabilir.

0:30:23.720,0:30:33.557
Bilinçli olduğunda, yaşamı, olanı artık savaşılacak bir şey olarak değil,

0:30:33.557,0:30:38.050
uyanmak için bir davet olarak görebiliriz.

0:30:38.050,0:30:40.570
Böylece hayata daha açık olmaya başlarız.

0:30:40.570,0:30:47.250
Ayrıca acı çekmek, içgörü geliştirmenin en iyi, en doğal aracıdır.

0:30:47.250,0:30:52.123
Acı çekmeyince sorulması gereken derin soruları soramayız. Eğer acı çekmiyorsak,

0:30:52.123,0:30:58.840
hayatı yüzeysel bir şekilde yaşıyoruzdur; Epiküryen felsefesiyle yani kaygı yok, tasa yok

0:30:58.840,0:31:03.000
sahte bir hayat. Bir es verip neler oluyor diye düşünmeyiz. ‘Ben kimim?’ diye,

0:31:03.000,0:31:06.030
Bu ne demek?’ diye sormayız asla. ‘Tüm bunların amacı ne?

0:31:06.030,0:31:10.000
Bunların anlamı ne?’Acı çekmeyene kadar bu soruları sormayız.

0:31:10.000,0:31:13.860
Bu yüzden acı çekmek muazzam bir araç. İçgörüyü geliştirir.

0:31:13.860,0:31:20.930
Günümüzde her şeyi daha kötü hale getiriyoruz gereksiz yere. Gereksiz ıstıraplar icat ediyoruz.

0:31:20.930,0:31:25.410
Ben buna meta-acı diyorum. Meta acı kafanızın içindeki ‘ben’ den kaynaklanıyor,

0:31:25.410,0:31:31.150
‘sürekli acı çekiyorum, acı çekmemem lazım’’ diyen o küçük ‘ben’ den.

0:31:31.150,0:31:35.700
Bu, anında acıyı ikiye katlıyor. Zira şimdi doğal olan ve hayatınızın bir parçası olan

0:31:35.700,0:31:40.385
ve kaçınamayacağınız acıya ilaveten meta-acı var.

0:31:40.385,0:31:46.510
Doğayla savaş halinde olmaktan, yaşadığınız acıyla savaş halinde olmaktan kaynaklanan gereksiz acı.

0:31:46.510,0:31:52.625
Oyun, içgörüye, farkındalığa yol açan doğal bir süreçten, doğa vergisi önemli bir araçtan kurtulmak değildir.

0:31:52.625,0:31:58.380
Oyun, acıya karşı savaş açarak onu gereksiz yere büyütmemektir.

0:32:00.080,0:32:07.292
Acıya karşı direnci bıraktığımızda acı acı olmaktan çıkar.

0:32:07.292,0:32:13.900
Bizim yararımıza olan bir şeye dönüşür. Genellikle spiritüel ortamlarda

0:32:13.900,0:32:21.575
"olanı sevmek" ifadesini duyarız. Ne olursa olsun acıyı kabullenmek, sevmek mümkündür;

0:32:21.575,0:32:27.322
egosal tercihlerden vazgeçmeyi öğrenerek, ortaya çıkan acının aslında

0:32:27.322,0:32:33.794
yaşamla daha derin bağ kurnamıza yardımcı olan güçlü bir fenomen olduğunu anlayarak.

0:32:33.794,0:32:39.400
Olanla sakin kalarak, ego yapısında var olan direnç örüntüleri

0:32:39.400,0:32:47.290
arındırmaya başlarız. Bu bizi teslimiyet paradoksuna götürür.

0:32:47.290,0:32:53.381
Teslimiyet paradoksu, direndiğimiz şeyin büyüdüğünü fark etmektir.

0:32:53.381,0:33:00.450
Direnç egoyu güçlendirir aslında. Ego, dirençten başka bir şey değildir aslında.

0:33:00.450,0:33:06.130
Aydınlanma yolunda, şu ya da bu duyguyu hissetmemek gerektiği

0:33:06.130,0:33:12.320
fikrine kapılırız. Nefret veya öfke hissettiğimizde gerilediğimizi hissedebiliriz.

0:33:12.320,0:33:19.300
İnsan duygularının tümünün yaşanması gereklidir.

0:33:19.300,0:33:25.292
Paradoks şu ki, her duyguyu tam olarak kabul ettiğimizde, ona karşı direnci bıraktığımızda,

0:33:25.292,0:33:31.458
inançlarla dolu, yargılar ve tercihlerle dolu duygudan

0:33:31.458,0:33:37.130
saf bir hisse, yalın canlılığa dönüşür;

0:33:37.130,0:33:43.170
Değerlendiren, anlam yükleyen zihnin ötesinde olan saf bir duyumsamaya bu.

0:33:47.460,0:33:54.000
Zen'de bu konuyu anlatan ünlü bir hikâye var.

0:33:54.000,0:34:01.308
Bir keresinde bir öğrenci, bilgeliği ve sakinliği ile tanınan Zen ustası Tenzin'e

0:34:01.308,0:34:09.430
"Usta, eşiniz vefat ettiğinde üzüldünüz mü?" diye sorar. "Tabii ki üzüldüm,' diye yanıtlar Tenzin,

0:34:09.430,0:34:15.700
" Nasıl üzülmeyeyim ki?" Öğrenci şaşıkılıkla sorar, "Ama ben sizin bir Zen ustası olduğunuzu sanıyordum.

0:34:15.700,0:34:23.580
Bu tür duyguların ötesinde olmanız gerekmez mi?" Tenzin gülümseyerek nazikçe

0:34:23.580,0:34:30.870
cevap verir, "Ah, yanlış anladın. Üzüldüğümde,

0:34:30.870,0:34:38.000
üzüntüyü tam olarak hissetmek, derinden deneyimlemek için kendime izin verdim. Ve böyle yaparak

0:34:38.000,0:34:44.860
o anın gerçekliğini onurlandırdım. Sonra gökyüzünden geçen bulutlar gibi, hüzün geldi ve gitti.

0:34:45.380,0:34:57.470
Ama gökyüzü, varlığımın sınırsızlığı değişmeden kaldı.

0:35:02.920,0:35:10.640
Gerçeğe uyanışım tam olarak yüksek lisanstayken başladı.

0:35:10.640,0:35:20.520
Yaşadığım bir dizi kişisel deneyim beni epey zorlamıştı. Yaşamın, özellikle kendi yaşamımın

0:35:20.520,0:35:29.560
amacını ve anlamını sorgulamaya başladım. ‘Bütün bu yaptıklarımın ne anlamı var?’ diye sordum.

0:35:29.560,0:35:35.820
Uyanış deneyimim, herhangi bir şey olmadan sadece farkında olmaktan ibaretti.

0:35:35.820,0:35:43.947
Çok özgürleştiriciydi. Büyük bir rahatlama hissi oldu,

0:35:43.947,0:35:52.280
sanki büyük bir baskı altında olan bir şeyi serbest bırakmış gibi.

0:35:52.280,0:35:58.220
Hafifledim, canlandım. Tek hatırladığım sadece var olmaktı.

0:35:58.220,0:36:03.320
Tek olmak istediğim bu... sadece ol’mak. Özel bir şey yok. Benim için büyük değişim

0:36:03.320,0:36:13.520
diyorum buna. Beni gerçekten değiştirdi... Neredeyse "tümden" demek istiyorum ama...

0:36:13.520,0:36:19.090
gerçekten olayları nasıl gördüğüm ve deneyimleme şeklim, insanları nasıl gördüğüm,

0:36:19.090,0:36:25.760
insanlarla nasıl etkileşime girdiğim... ve yani şöyle söyleyeyim:

0:36:25.760,0:36:34.330
yaptığım her şeyde, söylediğim her şeyde ya da yaşadığım her şeyde, sadece farkındalık ifade buluyordu.

0:36:34.330,0:36:39.750
Özüm olan farkındalık ifade buluyordu. Yani o anda

0:36:39.750,0:36:45.360
veya herhangi bir anda ne söylüyor ne yapıyorsam olan tek şey farkında olmaktı

0:36:45.360,0:36:52.760
ve bu benimle kaldı. Ve doğasını ortaya koymaya devam etti.

0:36:52.760,0:37:01.140
Düşüncelerin akıp gittiğini görebiliyordum sanki ve yapılması gereken oluyordu,

0:37:01.140,0:37:06.380
eylem açığa çıkıyordu . Beden sadece rolünü yapıyor, eylemi gerçekleştiriyordu.

0:37:06.380,0:37:10.810
Daha önce böyle değildi. Daha önce bir şey düşünürdüm,

0:37:10.810,0:37:14.720
"Sanırım bunu yapmam gerekiyor" ve bu kişinin "ben" i bunu yapıyordu.

0:37:14.720,0:37:20.220
Hayır, şimdi olan yani, olmaya başlayan şey, ben sadece ol’uyorum.

0:37:20.220,0:37:29.550
Farkında oluyorum ve eylemler ortaya çıkıyordu ve dahası beden bir araçtı

0:37:29.550,0:37:35.130
ve ben o anda bedeni izliyordum. Beden, farkındalıkta açığa çıkan herhangi bir eylemi yerine getiriyor sadece

0:37:35.130,0:37:39.800
ve ben bir katılımcı ve gözlemciyim. Bence en güzel yanı bu.

0:37:41.790,0:37:49.190
Farkındalıkta seçenek diye bir şey yok. Gerçek Benlik seçimin ötesindedir. Bunu duyan kişi,

0:37:49.190,0:37:54.740
"Tamam, her şeyden vazgeçiyorum. Hiçbir seçim yapmayacağım" diyebilir.

0:37:54.740,0:38:00.120
"Gidip bir mağarada oturacağım, o kadar." Ve birçok insan bunu yaptı.

0:38:00.120,0:38:06.629
Fakat sorun şu ki, bu da bir seçimdir. Yani aslında şu anlama geliiyor: Seçimlerimi ve arzularımı

0:38:06.629,0:38:13.490
bastırmayı seçiyorum. Seçmemeyi seçen koşullanmış zihindir.

0:38:13.490,0:38:19.510
Hem seçmek hem de seçmemek, hepsi koşullanmış zihin boyutundadır.

0:38:19.510,0:38:24.120
Peki, öyleyse, o zihnin farkında olan kim ya da ne?

0:38:24.120,0:38:28.600
Uyanıştan sonra, koşullanmış benliğin hala en sevdiği çayı seçtiğini göreceksiniz.

0:38:28.600,0:38:35.530
Vücuduna iyi gelen sağlıklı yemeği de yiyecektir.

0:38:35.530,0:38:39.850
Artık seçim yapılmıyor değil. Pek çok seçim oluyor hala, her zaman açığa çıkıyor.

0:38:39.850,0:38:45.960
Ancak aradaki fark, "Benl" algısının bu seçimlere dahil olmamasıdır.

0:38:45.960,0:38:51.220
Zira "Ben" düşüncesi ortadan yok olmuştur.

0:38:51.220,0:39:01.560
"Ben" seçim yapmıyor-um, seçimi de bastırmıyor-um.

0:39:03.160,0:39:09.350
Şu halde uyanmak, egonun görünmez duvarlarını yıkmaktır,

0:39:09.350,0:39:15.990
bu zırhı yıkmak ve her şeyle ‘Bir’ olduğumuzu fark etmektir. Ve sonuç olağanüstü.

0:39:15.990,0:39:20.770
Çünkü öfke, acı, üzüntüden dolayı ıstırap çekmediğimizi keşfederiz ...

0:39:20.770,0:39:27.890
Yaşamı reddettiğimiz için acı çekiyoruz ve kendimizi yaşama açmayı, yaşamı kucaklamayı öğrenebiliriz

0:39:27.890,0:39:32.680
o zaman her an yaşamla bir oluruz, her şeyiyle, bilinçli olarak.

0:39:32.680,0:39:40.570
Acı çekmektense kendimizi iyi hissetmeyi tercih ederiz... Bu normal bir şey. İnsanda var olan bir şey,

0:39:40.570,0:39:48.520
normal Homo sapiens türünde, kendini kötü hissetmektense iyi hissetmeyi tercih eder.

0:39:48.520,0:39:56.960
Ve bilinçli olunca insan kendini gerçekten iyi hissediyor,

0:39:56.960,0:40:02.920
bunun farkına vardığımız zamanlarda, sanırım içimizde bir şey sıradan insan beynine kaydoluyor,

0:40:02.920,0:40:12.110
"Oh, sevdim bunu. Bu mümkünmüş demek." Ve bu his kendini besleyerek güçleniyor.

0:40:12.110,0:40:17.980
Uyanış yavaş yavaş aşamalar halinde gerçekleşebilir ya da radikal bir değişimle

0:40:17.980,0:40:24.360
aniden olur, bir anda kim olduğumuzu idrak ederiz, rüyadan uyanmış gibi oluruz.

0:40:24.360,0:40:31.550
Sanki tüm hayatımız boyunca hayali karakterimizin içinde uyuyormuşuz gibi.

0:40:31.550,0:40:36.220
Uyanık kalmak için benlik yapısının arınmaya devam etmesi gerekilir.

0:40:36.220,0:40:43.308
Tam olarak uyanmış olsak bile, tetikte olmak, bir sonraki düşünceye inanmamak,

0:40:43.308,0:40:49.840
bilinçdışı düşünceler ortaya çıktığında olanla sakin kalmak önemlidir.

0:40:49.840,0:40:56.800
Aksi takdirde, bilinçdışı zihin örüntüleri gerçeği gizleyebilir.

0:40:56.800,0:41:04.290
Bilinçdışı (bilinçaltı) şeffaf bir bilinçdışı haline gelmelidir.

0:41:04.290,0:41:10.070
Bilinçaltındakilerle yüzleşmezsek, spiritüel baypas olarak adlandırılan şeye düşeriz.

0:41:10.070,0:41:16.960
Spiritüel baypas, bazı bireylerin zaten uyanmış oldukları konusunda ısrar etme eğilimini ifade eder,

0:41:16.960,0:41:23.660
Bunu, zor duygularla yüzleşmekten, çözülmemiş psikolojik sorunlar veya gerçek yaşam

0:41:23.660,0:41:30.670
zorluklarıyla yüzleşmekten kaçınmak için yaparlar. Egosal zihin,

0:41:30.670,0:41:37.950
bir anlığına deneyimlenen uyanışı sahiplenip insanı o hakikat yerinden yaşamaktan alıkoyabilir.

0:41:37.950,0:41:43.430
Yatağımda oturmuş ertesi gün yaptıracağım mamografi testini düşünüyordum ve bu

0:41:43.430,0:41:50.610
her yıl yaşadığım aşırı kaygı yaratan bir deneyim haline gelmişti.

0:41:50.610,0:42:00.930
Bu kadar yoğun korkuyu hissetmekten yorulmuştum.

0:42:00.930,0:42:07.310
Ölmekten korkmaktan yorulmuştum ve yatakta oturuyordum

0:42:07.310,0:42:17.040
ve bir anda bu şeyi yarın ödüm kopmadan yapamaz mıyım diye düşündüm.

0:42:17.040,0:42:28.030
Ve bir düşünceydi bu, gerçekten, sadece bir düşünce ama birdenbire aslında bunu yapabileceğime dair

0:42:28.030,0:42:38.630
bir farkındalık dalgası hissettim. Ve bunu nereden bildiğimi bilmiyordum.

0:42:38.630,0:42:47.860
Az önce ne değişmişti bilmiyordum, ama bir şeylerin değiştiği kesindi. Ve şaşkına dönmüştüm.

0:42:47.860,0:42:55.260
Birdenbire bunun daha önce yıllarca yaşadığım o korkunç endişe dolu deneyimlerden farklı olacağını bildim.

0:42:55.260,0:43:01.000
Ve bu, mamografinin iyi çıkacağı anlamına gelmiyordu.

0:43:01.000,0:43:05.290
Bu meme kanseri olmadığım anlamına gelmiyordu.

0:43:05.290,0:43:12.800
Bu bana gerçekten tuhaf geldi. Şok oldum ve ayağa kalktım

0:43:12.800,0:43:21.150
ayağa kalktım partnerimin yanına gittim, bilgisayarıyla meşguldü. Sadece kapıda durdum

0:43:21.150,0:43:24.160
Nihayet yukarı baktığında orada olduğumu fark etti ve "Ne?" dedi.

0:43:24.160,0:43:35.260
Ve 'bir şey' dedim... 'Az önce bir şey oldu.' İlerleyen günlerde anlattım ona.

0:43:35.260,0:43:40.190
Yavaş yavaş fark etmeye başladım; bu, artık korkuyla yaşamıyorum gibi bir şey değildi sadece.

0:43:40.190,0:43:50.920
Kendimi huzurlu hissediyordum, her zaman sürekli yaşadığım stres yok olmuştu.

0:43:50.920,0:43:59.240
Zihnim sakinleşmişti. Ama hayatım aynıydı aslında.

0:43:59.240,0:44:03.750
Bir uyanış, bir aydınlanma yaşamış olduğumu aylar sonra anladım.

0:44:03.750,0:44:09.140
Anlamam gerçekten çok uzun zaman aldı. Tek bildiğim, artık eskiden olduğu gibi acı çekmiyordum.

0:44:10.460,0:44:16.520
Ve zihnim sakindi, o zamandan beri hala öyle.

0:44:17.890,0:44:24.874
Uyanışın kendisinin bir anısı olamaz. Sadece deneyimlerin ve olayların anısı vardır.

0:44:24.874,0:44:31.330
Anı varsa, zihinde bir direnç izi kalmış demektir.

0:44:31.330,0:44:37.381
Bu direnç işareti, "ben" düşüncesinin başlangıcı… orijinal tekrarıdır...

0:44:37.381,0:44:43.080
Uyanışın kendisi zihinde bir iz bırakmaz. Uyanış bir deneyim değildir.

0:44:43.080,0:44:50.040
Ezelden beri var olan farkındalık, şimdide kendine, gerçeğine uyanır;

0:44:50.040,0:44:58.374
doğrudan, hafıza ve zihnin filtreleri aracılığıyla değil.

0:44:58.374,0:45:05.370
Herhangi bir boyut, herhangi bir deneyim peşindeysek ve orada yaşamaya çalışıyorsak, onu kaçırmışız demektir.

0:45:05.370,0:45:11.770
Eğer gelip gidiyorsa, eğer şimdi ve burada değilse, o zaman bu bizim gerçek doğamız değildir.

0:45:16.140,0:45:22.830
Şimdi bir dakika ayıralım ve gerçek doğamızı keşfetmek için doğrudan doğruya sorgulama yapalım.

0:45:22.830,0:45:31.350
Doğrudan doğruya demek zihin yoluyla değil demektir. Zihnin ötesinde olanı, zihin aracılığıyla anlayamazsınız.

0:45:31.350,0:45:41.830
Dikkatinizi içinize kaydırın ve bu anın farkında olun. Farkındalığın kendisinin farkına varın.

0:45:41.830,0:45:50.280
Bu farkındalıkta ortaya çıkan düşünceleri, duyumları ve duyguları fark edin ve

0:45:50.280,0:45:57.760
içinde ortaya çıktıkları açıklığı da fark edin.

0:45:58.600,0:46:04.660
Bilinçaltından yukarı fenomenler çıkabilir: Düşünceler, anılar, hisler,

0:46:04.660,0:46:11.560
duygular, enerjiler. Doğal bir temizleme sürecidir bu. Sorgulama yaptığımızda

0:46:11.560,0:46:18.680
gerçekleşen doğal bir arınma süreci. Sadece açık olun, ortaya çıkan her şeye açın kendinizi.

0:46:18.680,0:46:24.270
Zihnin doğal halinde kalmaya izin verin kendinize,

0:46:24.270,0:46:32.280
kavramsal düşünmenin yarattığı sınırlanmışlıktan arınmış zihinde kalın.

0:46:36.070,0:46:43.400
Doğrusu, benim kendi uyanışım, iki aşama halinde gerçekleşti,. İkisi birbirinden tamamen farklı.

0:46:43.400,0:46:51.710
İlk bölümde yaşadığım değişime acı dolu bir yerden gitmiştim.

0:46:51.710,0:46:56.440
Derin bir ıstırap çekiyordum ve bunun düşüncelerle bir ilgisi olduğunu biliyordum.

0:46:56.440,0:47:00.629
Düşünme şeklimle, dünyayı algılama şeklimle,

0:47:00.629,0:47:06.700
kendimi algılama şeklimle bir ilgisi vardı. Ve bu, beni

0:47:06.700,0:47:12.730
düşüncenin doğasını doğrudan doğruya sorgulamaya götürdü. En önemlisi

0:47:12.730,0:47:17.440
düşünen sahsın doğasını; görünüşte bu düşüncelere tutsak kişinin doğasını.

0:47:17.440,0:47:26.960
Böylelikle doğrudan sorgulama sonucunda, düşünen kişi olduğum algısı yok oldu

0:47:26.960,0:47:33.120
ve düşünen kişi algısı yok olunca sanki tüm düşünce biçimleri anlamını yitirdi benim için.

0:47:33.120,0:47:40.320
O anda farkına varamadığım şey, düşünceler anlamsızlaşınca saf bir deneyimle,

0:47:40.320,0:47:48.280
sınırsız bilinçle baş başa kaldığımdı. Ve benim için bu son derece huzur vericiydi,

0:47:48.280,0:47:56.950
acılarımı muazzam bir şekilde hafifletti. Bu benim uyanışımın ilk bölümüydü.

0:47:56.950,0:48:02.640
O aşamada bile açığa çıkan netlik ve huzurun çok daha derin olabileceğine,

0:48:02.640,0:48:08.260
bununla daha derinlere inilebileceğine dair hiçbir fikrim yoktu.

0:48:08.260,0:48:15.680
Böylece birkaç günlük bir süre içinde, yaşadığım ilk anlık uyanış,

0:48:15.680,0:48:25.760
ilk derin, özgürleştirici ve hayret verici deneyim, insan boyutunun ötesine geçen

0:48:25.760,0:48:32.810
bir şeye dönüştü; Ben diyerek sahiplendiğim sınırlı formların hepsinin ötesine geçti.

0:48:32.810,0:48:38.810
Dünyayı gördüğüm sınırlı bakış açılarının tümünü aştı.

0:48:38.810,0:48:44.980
Bunların hepsi dağıldı. Geriye kalanı, su anda da olanı,

0:48:44.980,0:48:52.267
anlatmak, kelimelere dökmek son derece zor. Ancak,Ancak kitaplarla,

0:48:52.267,0:48:56.730
kendini bu konuya adamış insanlarla doğrudan etkileşim yoluyla

0:48:56.730,0:49:00.440
açığa çıkarılabilir ve eğer buna hazırsa ve kendini

0:49:00.440,0:49:05.890
araştırmaya adamışsa, o kişiye açıklanabilir.

0:49:07.120,0:49:15.480
Kimse size zihnin ne olduğunu, matrisin ne olduğunu veya ne olduğunuzu anlatamaz.

0:49:15.480,0:49:22.500
Sınırsız olanı, tarif edilemez olanı anlamak için

0:49:22.500,0:49:28.560
zihnin olağanüstü derecede sakin, duru ve hareketsiz olması gerekir.

0:49:28.560,0:49:33.576
Bu derin sükûnette, bu derin sessizlikte sonsuz bir şeyi keşfetme

0:49:33.576,0:49:40.410
olasılığı var, tüm sınırlarıın ötesinde ebedi olan bir şeyi.

0:49:40.410,0:49:47.710
Diyelim ki, bir metaforla anlatırsak, kafanız,

0:49:47.710,0:49:52.110
egonun kafası yaşam tarafından kesildiği zaman aydınlanma olur.

0:49:52.110,0:49:57.067
Açık ve net bir şekilde beden-zihin olmadığınızı gördünüz.

0:49:57.067,0:50:02.240
Beden-zihnin içinde bir varlık değilsiniz ama kafa hayat tarafından kesildi

0:50:02.240,0:50:06.870
ve hala tepeden aşağı yuvarlanıyor ve tepeden aşağı yuvarlanırken

0:50:06.870,0:50:13.258
beraberinde eski kalıpları, eski şemaları, eski bakış açılarını götürüyor,. Artık bunların

0:50:13.258,0:50:18.830
hiçbiri dikkatinizle beslenmiyor. Zira siz siz sadece tanıklık yapıyorsunuz, bütünlüğünüzü bozmadan gözlemliyorsunuz.

0:50:18.830,0:50:23.720
Ortaya çıkan o eski kalıpları bildiğinizi görüyorsunuz ama onlarla ilgilenmiyorsunuz.

0:50:23.720,0:50:27.580
Ancak, onlar ortaya çıkmaya devam ediyor, hala oluyorlar. Yani kafa tepeden aşağı yuvarlanıyor ama

0:50:27.580,0:50:34.040
belli bir noktada duracak. Zihin durulmuş, hareketlenme yok. Bundan böyle karma yok,

0:50:34.040,0:50:39.680
geçmiş karma işlemiyor artık. Arayıp bulmanız ve çözmeniz gereken

0:50:39.680,0:50:48.110
düşünce ıörüntüleri yok. Onlar gitti. Ve bu Moksha’dir, Kurtuluş’tur.

0:50:48.110,0:51:04.470
Bir açılma olduğunu gördüm, hala büyümeye devam eden bir açılma. Yaşama açtım kendimi. Hayatı bedenin içindeki bir kişi olarak değil,

0:51:04.470,0:51:11.875
sessizce, huzur içinde tanıklık ederek gözlemlemeye açtım kendimi.

0:51:11.875,0:51:17.600
Hayat anlardan, eylemlerden ibaret.,. Ancak bu eylemleri yapan yok.

0:51:17.600,0:51:23.770
Bir köpek havlıyordu... Olan, sessizliğin içinde bir havlamaydı sadece ya da biri yürüyordu

0:51:23.770,0:51:32.080
veya bedenim yürüyordu ama bu sadece yürüyüştü. Yürüyen biri yoktu.

0:51:32.080,0:51:36.950
Ve bununla beraber bazen hayatıma eşlik eden iç diyalog da sona erdi.

0:51:36.950,0:51:43.520
Böylece, hayatı deneyimleyen kişi olma düşüncesinin

0:51:43.520,0:51:48.090
dışına çıktığım anlar giderek daha da sıklaştı.

0:51:48.090,0:51:53.080
Ve bunlar olurken, düşündüğüm her şey, yaptığım her şey

0:51:53.080,0:52:00.600
farklı bir anlam kazanmaya başladı. Bütün dünya

0:52:00.600,0:52:08.400
bana karşı ya da hayat bana çok zor geliyor diye düşünmek, hayatımda bir değişiklik

0:52:08.400,0:52:22.810
olsun diye dua etmek yerine, kalbimi daha fazla açmaya, olan her şeyin daha yüce

0:52:22.810,0:52:28.320
bir amacı olduğunu görmeye başladım: Kalbimi daha çok açmak. Hayatı olduğu gibi kucaklamak.

0:52:28.320,0:52:32.963
Kaza ya da hata dediğim şeyler veya hoşuma gitmeyen şeyler,

0:52:32.963,0:52:38.880
bunların yanlış olmadığını görmeye başladım ve bana karşı olmadıklarını.

0:52:38.880,0:52:44.770
Aslında bağ kuramadığım daha derin bir gerçekliğe işaret ediyorlardı.

0:52:44.770,0:52:50.301
Böylece tüm dualar daha çok birer âmin oldu. Hayata güven.

0:52:50.301,0:53:00.870
Tüm istekler şöyle bir anlam kazandı: hayatta hala neleri reddettiğimi görmeme yardım et.

0:53:00.870,0:53:07.830
Kendimi hayatın akısına bırakmak, teslim olmak yerine daha nelere hayır diyor, acı çekiyorum,

0:53:07.830,0:53:13.240
görmeme yardım et. YaniBöylelıkle bir açılma oldu.

0:53:13.240,0:53:18.770
Ve kendimi daha çok açtıkça hayata bilinçli bir şekilde tanıklık anları arttı.

0:53:18.770,0:53:27.360
Uyanış bu açılmanınım sadece başlangıcıdır. Ve bu açılma hiçbir zaman bitmez.

0:53:27.360,0:53:38.590
Sonu olmayan bir açılma. Ve ne kadar çok olursa, hala zor olarak gördüğümüz,

0:53:38.590,0:53:49.920
korktuğumuz, kasıldığımız o kadar çok şey var demektir. Tıpkı trambolinde giderek daha yükseklere çıkmak gibi

0:53:49.920,0:54:05.600
daha yüce bir aşka doğru çıkmak gibi. Sevgi boyutuna, huzur ve şefkat boyutuna ve hepimiz onun içindeyiz.

0:54:05.600,0:54:11.680
İçinde olmadığını düşündüklerimiz bile. Hepimizi barındırıyor içinde.

0:54:15.820,0:54:20.430
Bilinç var, biliriz. Bunu kesin olarak biliriz.

0:54:20.430,0:54:24.940
Gerisi hep tahmin, Bilgilerimizden yola çıkarak yaptığımız tahminler. Belki çok iyi tahminler

0:54:24.940,0:54:30.580
ama yine de tahminler sonuçta. Bilinç, teori öncesi verilmiş tek doğa gerçeğidir.

0:54:30.580,0:54:36.320
Diğer her şey bilinç içinde ortaya çıkan teorik soyutlamalardır.

0:54:36.320,0:54:42.510
Bilinç, doğanın tek aksiyomudur (herkesin doğru olarak kabul ettiği).

0:54:42.510,0:54:48.950
Doğada varlığı kesinlikle mutlak olan tek şeydir. Ve sizi temin ederim ki,

0:54:48.950,0:54:53.020
fizik alanında, bilinç ile ilgili bilimsel araştırmalarda ortaya çıkan çıkarımlara

0:54:53.020,0:54:57.932
ve deneysel kanıtlara dayanarak, bilincin esas temel olduğu fevkalade olası

0:54:57.932,0:55:02.660
hale geldi. Bilincin ikincil veya beyin sürecinin yan ürünü olarak düşünülmesi,

0:55:02.660,0:55:08.300
her türlü çözümsüz soruna yol açar. Dolayısıyla,

0:55:08.300,0:55:12.960
bilincin doğanın tek temeli olduğu kabul edilmese bile en azından yapı taşlarından biri olarak almak için

0:55:12.960,0:55:18.580
mükemmel bir rasyonel ve deneysel neden vardır. Fizik temelde

0:55:18.580,0:55:24.610
algı bilimidir. Algıladığımız dünyanın örüntülerini ve bu örüntülerin

0:55:24.610,0:55:30.200
işleyişe uygunluklarını açıklamaya çalışır. Algının ötesini görmeye çalışmaz.

0:55:30.200,0:55:34.930
Fizikçiler teleskop, mikroskop, osiloskop ya da

0:55:34.930,0:55:39.490
aklınıza gelen her türlü ‘-skop’ kullansa bile, bu aletlerin çıktılarının hala algılanması gerekir.

0:55:39.490,0:55:46.050
Yani fizikteki her şey, deyim yerindeyse, algı paradigmasından süzülür.

0:55:46.050,0:55:50.970
Fizik bir algı bilimidir. Bunun doğal sonucu olarak,

0:55:50.970,0:55:57.826
fiziksel olanın ötesini veya maddenin ötesini görmek için herhangi bir girişimde bulunmaz,

0:55:57.826,0:56:04.597
çünkü fiziksellik ve madde, algıladığımız dünya için, algının içeriği için kullandıığımız kelimelerdir.

0:56:04.597,0:56:12.310
Yaşamı anlamak için kullanılacak araç yasamın kendisidir.

0:56:12.310,0:56:18.678
Hayatı anlamak için hayattan kopamazsınız. Anlamaya çalıştığınız şeyden kopamazsınız.

0:56:18.678,0:56:23.250
Yapacağınız şey, neler olduğuna dikkat etmek, nüansı yakalamaya çalışmaktır.

0:56:23.250,0:56:29.070
Kendinize sorun, "Bu ne hakkında? Bu neden oluyor?''

0:56:29.070,0:56:34.390
‘'Bu ne anlama geliyor?" Dünya hayatı, okunması ve anlaşılması gereken bir kitaptır.

0:56:34.390,0:56:40.330
Ancak daha az acı çekmek ihtiyacına- ve bu, anlaşılır bir ihtiyaç- o kadar odaklanıyoruz ki

0:56:40.330,0:56:43.918
kitabı okumayı hepten unutuyoruz. Dikkatimizi vermeyi unutuyoruz.

0:56:43.918,0:56:49.020
Kitabı çözmenin anahtarı kitabin kendisidir.

0:56:49.020,0:56:55.600
Hayat kitabını deşifre ederseniz, otomatik olarak daha az acı çekersiniz,

0:56:55.600,0:56:58.670
ama dikkatinizi vermezseniz eğer hayatın anlamını çözemezsiniz.

0:56:58.670,0:57:01.690
Hayatı anlamaya yarayan araç hayatın ta kendisidir.

0:57:01.690,0:57:09.120
Bütün büyük dinler, spiritüel gelenekler şu anlayış üzerine kurulmuştur:

0:57:09.120,0:57:18.630
Her birimizin içinde parıldayan sonsuz ve bölünmez bir gerçeklik,

0:57:18.630,0:57:28.490
“Ben" olarak deneyimlenen ve bize dünya olarak görünen bir “Ben" var.

0:57:28.490,0:57:36.140
Başka bir deyişle, herkesin ve her şeyin özünü oluşturan bir Benlik,

0:57:36.140,0:57:41.640
deyim yerindeyse herkesin ve her şeyin kaynağı olan bir varlık okyanusu var.

0:57:41.640,0:57:46.160
Herkesin ve her şeyin içinde yaşadığı ve içinde yok olup gittiği.

0:57:46.160,0:57:51.480
Ve bu, Varlığın birliğinin tanınmasıdır, özü itibariyle

0:57:51.480,0:57:56.950
tüm büyük dini geleneklerin temelinde yatan ilkedir.

0:57:56.950,0:58:06.110
İlk Hermetik ilke şudur: "Her şey zihindir, evren zihinseldir."

0:58:06.110,0:58:14.400
Nereye bakarsak bakalım gördüğümüz tek şey zihindir. Mevlâna’nın dediği gibi,

0:58:14.400,0:58:22.170
"Nereye baksam, O’nun yüzü var." İster mikro dünyaya ister uzayın makro kozmosuna bakalım,

0:58:22.170,0:58:30.500
yalnızca zihni buluruz. İşte insan nöronlarına ait bir görüntü

0:58:30.500,0:58:35.440
Evrende Karanlık Madde dağılımının simüle edilmiş bir görüntüsü.

0:58:35.440,0:58:41.280
The Millennium Run, evrendeki karanlık maddenin dağılımı ve evriminin bir temsilini oluşturmak amacıyla

0:58:41.280,0:58:47.513
süper bilgisayarlar kullanılarak Max Planck Enstitüsü tarafından yapılan bir simülasyondur.

0:58:47.513,0:58:53.680
Karanlık Madde, birbirine bağlı lifler ve düğümlerden meydana gelen

0:58:53.680,0:58:59.310
geniş bir Kozmik ağ oluşturur. Görsel olarak insan beyninde bulunan

0:58:59.310,0:59:05.310
nöronlar ve sinir yolu ile neredeyse aynı. Ve aynı örüntü

0:59:05.310,0:59:14.130
doğada her yerde bulunur. Buna Tek Zihin veya Tanrı ya da basitçe "var olan her şey" diyebiliriz.

0:59:16.020,0:59:24.330
Ve Tanrı olarak adlandırılan şey, dünya ötesi ve öncesi dışsal bir varlık değildir.

0:59:24.330,0:59:31.840
Tanrı, her birimizin içinde parıldayan, "Ben” olarak bildiğimiz özümüz,

0:59:31.840,0:59:41.210
ve bize dünya (hayat) olarak görünen varlıktır. O yüzden,

0:59:41.210,0:59:46.980
din dilindeki bu bakış açısından hareketle sunu söyleyebiliriz: Dünya Tanrı sözcüğünün, Logos’un görüntüsüdür

0:59:46.980,0:59:56.040
ve biz Tanrı'nın zihninin içinde O’nun birer parçalarıyız.

0:59:56.920,1:00:02.590
Öyleyse nasıl olur da tek bir evrensel öznellik alanı, tek bir evrensel bilinç,

1:00:02.590,1:00:05.880
çok gibi görünür? Çünkü ben senin düşüncelerini okuyamam,

1:00:05.880,1:00:09.203
muhtemelen sen de benimkini okuyamazsın. Andromeda Galaksisi’nde

1:00:09.203,1:00:15.680
neler olduğunu bilmiyorum hatta Çin'de de. Doğanın tamamını tümden deneyimleme özelliğimiz yok.

1:00:15.680,1:00:22.480
Peki, mademki bu tek zihinde böylesi sınırlama var

1:00:22.480,1:00:27.678
o halde nasıl çok gibi görünebilir? İşte tam da bunu yapan doğal bir süreç

1:00:27.678,1:00:32.560
biliyoruz sanırım. Psikiyatri'de buna kendinden ayrışma (dissosiyasyon) adı veriliyor. Bu,

1:00:32.560,1:00:38.808
tek bir zihnin görünüşte birden fazla ayrı farkındalık merkezine bölündüğü bir süreçtir.

1:00:38.808,1:00:46.410
Bunun için kesin ampirik kanıtlarımız var. İnsanlarla ilgili nörogörüntüleme çalışmalarından elde edilen kanıtlar bunlar.

1:00:46.410,1:00:54.460
Son zamanlarda, ayrışma ile ilgili net bir kavramsal açıklamaya yaklaşmaya başladığımızı düşünüyorum.

1:00:54.460,1:01:00.550
Bu açıklama, nörobilim ve bilinç alanında Bütünleşik Bilgi Teorisi adı verilen temel teoriye dayandırılıyor.

1:01:00.550,1:01:04.940
Dissosiyatif bir sınır oluştuğunda, bu dissosiyatif sınırın öteki tarafında

1:01:04.940,1:01:10.810
ne olduğunu sadece algı yoluyla görebilirsiniz.

1:01:10.810,1:01:16.730
Ve o zaman algıladığınız şey maddedir, fizikselliktir. Başka bir deyişle,

1:01:16.730,1:01:22.920
madde yani fiziksellik, dissosiyatif sınırın öte tarafından gelen

1:01:22.920,1:01:27.510
bilinçli bir sürecin bilinçli bir görüntüsüdür.

1:01:29.160,1:01:34.140
Bu süreçleri ister modern teoriler açısından tanımlayalım

1:01:34.140,1:01:39.520
ister beş skanda gibi eski modelleri kullanalım, önemli olan şu:

1:01:39.520,1:01:46.480
Genelde bilinçsiz olan bu süreçleri bilinçli hale getirmemizdir. Bilinçli hale getirildiklerinde,

1:01:46.480,1:01:52.750
benlik yapısındaki direnç düşer. "Ben" in bilinçsiz işleyişi

1:01:52.750,1:01:59.880
son bulur. Fiziksel bir beden olduğumuz algısı,

1:01:59.880,1:02:05.240
beden üzerinde oluşan duyumları fark ediş, nesnelerin ve olayların kavramsallaştırılması,

1:02:05.240,1:02:11.280
bunlara yönelik tercihlerle özdeşleşme ve tüm bunları izleyen

1:02:11.280,1:02:18.560
bir tanık olduğu hissi yok olur. Böylece bu zihin süreçlerinin hepsi ‘ben’ olmadan gerçekleşir.

1:02:18.560,1:02:26.600
Başka bir deyişle, ‘ben’ in işine son verince gerçekte ne ise o olmasına izin vermiş oluyoruz aslında.

1:02:26.600,1:02:34.860
Bu, hayata yüz çevirmek değildir. Tam aksine,

1:02:34.860,1:02:40.408
yaşama yakınlaşmak, yaşamla kurulan bağı derinleştirmektir.

1:02:41.328,1:02:48.530
Bilincin temel yapı olduğu ve fiziksellikten önce geldiği anlayışım,

1:02:48.530,1:02:53.720
yıllar içinde dünyadaki yaşam deneyimimi ve dünyada yaşayan bir insan olmanın

1:02:53.720,1:02:59.560
ne anlama geldiğini temelden değiştirdi. Benim için bu, yavaş yavaş oldu.

1:02:59.560,1:03:03.380
İlk başta sadece kafamda kavramsal bir anlayıştı

1:03:03.380,1:03:08.550
ve sonra bedenime indi ve duygularımı, hislerimi değiştirmeye başladı.

1:03:08.550,1:03:14.090
Her şeyi değiştiriyor. Dengeli ve doyurucu olduğunu düşündüğünüz hayati değiştirir,

1:03:14.090,1:03:21.040
uğruna çabalamaya değer dediğiniz hedefleri değiştirir,

1:03:21.040,1:03:24.930
benlik algınızı değiştirir, diğer canlılarla olan ilişkinizi değiştirir;

1:03:24.930,1:03:31.440
evet, her şeyi değiştirir. Statü, güç, para gibi kişisel hedefler, bunlar gitti.

1:03:31.440,1:03:36.398
“Hayatım aslında benimle ilgili değil, hiçbir zaman değildi ve asla benimle ilgili olmayacak.

1:03:36.398,1:03:41.730
Hayat sadece doğayla ilgili” farkındalığı ve

1:03:41.730,1:03:48.040
“Ben sadece doğanın yerel bir tezahürüyüm” anlayışı büyük bir rahatlamaya yol açar;

1:03:48.040,1:03:52.395
kişisel bazı hedeflere ulaşma ihtiyacıyla ve bu kişisel hedeflere

1:03:52.395,1:03:57.160
ulaşamadığınızda ortaya çıkan hayal kırıklığıyla gelen kaygı yok olur.

1:03:57.160,1:04:03.040
Bu tür şeylerin hepsi gitti. Şimdi Doğa'ya bir hizmet biçimi olarak yaşıyorum hayatı.

1:04:03.040,1:04:08.440
Doğa benim aracılığımla ne yapmak istiyorsa onu yapmaya açığım

1:04:08.440,1:04:14.820
Bu, köleymişçesine hizmete mecbur olmak gibi gelebilir kulağa ama öyle hissetmiyorsun.

1:04:14.820,1:04:20.670
Aksine kendini kişisel olarak mutlu etmek için ağır, boğucu bir sorumluluktan kurtulmuş, özgürleşmiş hissediyorsun.

1:04:20.670,1:04:25.400
Bu sorumluluk düşüncesi, insan zihninin sahip olabileceği

1:04:25.400,1:04:29.610
ve en baskı yaratan sorumluluktur. Hayatınızın sizinle ilgili olduğunu ve

1:04:29.610,1:04:33.850
bu nedenle mutlu olma sorumluluğunuz olduğunu düşünürseniz, başarısız olduğunuzda

1:04:33.850,1:04:39.360
bu sizin başarısızlığınız olur. Sonra pişmanlıklar başlar. Hayır, bu gitti. Yok oldu.

1:04:39.360,1:04:44.580
Hayatımda değişen şeylerden biri de bu. Daha derin bir gerçeklik anlayışı

1:04:44.580,1:04:53.700
empatinin, karşılıklı saygının, egosal olmayan amaçların ortaya çıkmasını sağlar.

1:04:53.700,1:04:57.410
Bağımlılık yapan davranış örüntülerinin azalmasına yol açar.

1:04:57.410,1:05:03.640
Hiç şüphe yok ki, insanların anlayışı daha derin ve bu anlayış

1:05:03.640,1:05:09.130
daha yaygın olsaydı, hayat kesinlikle daha güzel olurdu.

1:05:09.860,1:05:16.120
Dünyanın sorunlarının çözümü, sorunların gerçek kaynağını

1:05:16.120,1:05:23.060
yani sadece kendi çıkarları için çalışan egoyu fark etmektir. Egonun neyle meşgul olduğu

1:05:23.060,1:05:30.890
önemli değil; ister siyaset, ister din, ekonomi isterse eğitim olsun.

1:05:30.890,1:05:36.780
Ayrı bir "ben" olduğu düşüncesiyle -ki bu uyduruk, gerçek dışı bir düşüncedir- hareket ettiği sürece,

1:05:36.780,1:05:43.110
acı çekmeye ve ayrılığı sürdürmeye devam edeceğiz. Şu anda insanlık için tek çözüm

1:05:43.110,1:05:47.620
u-y-a-n-m-a-k-t-ı-r.

1:05:50.450,1:05:57.518
Budizm'de artık ayrı bir benlik algısı olmadığında ve

1:05:57.518,1:06:05.680
aynı zamanda Benlik ‘ten başka bir şey olmadığında, bu Nirvana’dır;

1:06:05.680,1:06:11.760
benmerkezci faaliyetin sona ermesi, yanılsamanın sona ermesi, rüya görmenin sona ermesi

1:06:11.760,1:06:17.220
ve yaşam rüyasındaki karakterden uyanmaktır.

1:06:17.220,1:06:24.640
Mukaddes Kitap, Söz’ ün ete kemiğe büründüğünü ve O'nu aramızda mesken tuttuğunu söyler.

1:06:24.640,1:06:30.961
Söz, derin anlama sahip eski bir kelime olan Logos olarak çevrilir genelde.

1:06:30.961,1:06:39.920
Logos sonsuzluk, Hakikat ve doğrudan vahiy ile ilişkilidir.

1:06:39.920,1:06:45.310
Tanrı'nın zihninin Logos veya Mesih Bilinci

1:06:45.310,1:06:58.120
veya Buda doğası aracılığıyla açığa çıktığı söylenebilir.