< Return to Video

Jill Bolte Taylor'a inen müthiş içgörü darbesi

  • 0:00 - 0:03
    Beyin araştırmacısı olmak üzere yetiştim
  • 0:03 - 0:07
    çünkü erkek kardeşime bir beyin rahatsızlığı teşhisi konmuştu:
  • 0:07 - 0:09
    Şizofreni. Ve kardeşi olarak
  • 0:09 - 0:13
    ve sonra da bir bilim insanı olarak anlamak istiyordum:
  • 0:13 - 0:16
    Neden ben hayallerimi kendi gerçekliğimle ilişkilendirip
  • 0:16 - 0:19
    onları gerçekleştirebilirken, kardeşimin
  • 0:19 - 0:23
    beyninde ve şizofrenisinde ne vardı ki,
  • 0:23 - 0:26
    o kendi hayallerini, ortak ve paylaşılan
  • 0:26 - 0:30
    bir gerçeklikle ilişkilendiremiyor ve hayalleri
  • 0:30 - 0:32
    deliliğe dönüşüyordu?
  • 0:33 - 0:35
    Böylece kariyerimi ağır akıl hastalıkları üzerinde
  • 0:35 - 0:38
    araştırmalara adadım. Ve doğum yerim olan
  • 0:38 - 0:41
    İndiana'dan Boston'a taşınıp, Harvard'ın psikiyatri
  • 0:41 - 0:44
    bölümünde, Dr. Francine Benes'in laboratuvarında
  • 0:44 - 0:50
    çalışmaya başladım. Laboratuvarda şu soruyu soruyorduk:
  • 0:50 - 0:55
    "Normal oldukları saptanan bireylerin beyinleriyle,
  • 0:55 - 0:57
    şizofreni, şizoafektif hastalık ve bipolar bozukluk
  • 0:57 - 1:00
    teşhisi konmuş bireylerin beyinleri arasındaki
  • 1:00 - 1:05
    biyolojik farklılıklar nelerdir?"
  • 1:05 - 1:08
    Yani yaptığımız temel olarak beynin mikro devrelerinin
  • 1:08 - 1:11
    haritasını çıkartmaktı: Hangi hücreler
  • 1:11 - 1:14
    hangi kimyasalları hangi ölçülerde kullanarak
  • 1:14 - 1:17
    hangi hücrelerle konuşurlar?
  • 1:17 - 1:21
    Yaşantım son derece anlamlıydı, çünkü gün boyu
  • 1:21 - 1:24
    bu türden araştırmalarla uğraşıyor,
  • 1:24 - 1:27
    ama akşamları ve hafta sonları ise
  • 1:27 - 1:32
    NAMI, Akıl Hastalıkları için Ulusal Güç Birliği destekçisi olarak geziyordum.
  • 1:32 - 1:35
    Ne var ki 10 Aralık 1996 sabahı uyandığımda
  • 1:35 - 1:39
    benim de kendime ait bir beyin hastalığım olduğunu keşfettim.
  • 1:39 - 1:43
    Beynimin sol yarısındaki bir kan damarı patlamıştı.
  • 1:43 - 1:45
    Ve takip eden dört saat içinde
  • 1:45 - 1:50
    beynimin bilgi işleme yeteneğinin bütünüyle tükenmesini
  • 1:50 - 1:54
    izledim. Kanama sabahı yürüyemiyor, konuşamıyor,
  • 1:54 - 2:00
    okuyamıyor, yazamıyor, hayatıma dair hiçbir şey hatırlayamıyordum.
  • 2:00 - 2:04
    Bir kadın bedeninde tam bir bebek olmuştum.
  • 2:05 - 2:08
    Eğer bir insan beyni gördüyseniz,
  • 2:08 - 2:11
    iki yarıkürenin birbirinden bütünüyle ayrı olduğu aşikardır.
  • 2:11 - 2:17
    Ve sizin için gerçek bir insan beyni getirdim.
  • 2:20 - 2:27
    Evet, bu gerçek bir insan beyni.
  • 2:28 - 2:30
    Burası beynin ön kısmı,
  • 2:30 - 2:34
    burası da aşağı sarkan omurilikle beraber beynin arka tarafı.
  • 2:34 - 2:38
    Ve beynin kafamın içerindeki yerleşimi de bu şekilde.
  • 2:38 - 2:40
    Ve beyine baktığınız zaman, her iki beyin korteksinin
  • 2:40 - 2:45
    birbirlerinden tamamen ayrı olduğu açıkça görülür.
  • 2:46 - 2:48
    Bilgisayarlardan anlayanlarınız için:
  • 2:48 - 2:51
    sağ yarıküremiz tıpkı bir paralel işlemci gibi çalışırken
  • 2:51 - 2:55
    sol yarıkürenin çalışması ise bir seri işlemciye benzer.
  • 2:55 - 2:58
    Ve iki yarıkürenin birbirleriyle haberleşmesi
  • 2:58 - 3:00
    "corpus collosum" dediğimiz
  • 3:00 - 3:04
    300 milyon kadar akson lifinden oluşan bir ara bağlantı üzerinden olur.
  • 3:04 - 3:06
    Ama onun dışında
  • 3:06 - 3:10
    iki yarıküre birbirinden bütünüyle ayrıdır.
  • 3:10 - 3:13
    Bilgiyi farklı işledikleri için
  • 3:13 - 3:16
    iki yarıküre farklı biçimlerde düşünür
  • 3:16 - 3:20
    farklı şeyleri önemserler ve hatta diyebilirim ki
  • 3:20 - 3:24
    çok farklı kişilik yapılarına sahiplerdir.
  • 3:25 - 3:32
    Özür dilerim. Teşekkürler, bir zevkti. (Yardımcı: Öyleydi.)
  • 3:33 - 3:37
    Sağ yarıküremiz bütünüyle şimdiki an ile ilgilidir,
  • 3:37 - 3:42
    tamamen "tam burada ve tam şimdi" olanlarla ilgili.
  • 3:42 - 3:45
    Sağ yarıküremiz resimlerle düşünür
  • 3:45 - 3:49
    ve bedenimizin hareketlerinden kinestetik olarak öğrenir.
  • 3:49 - 3:54
    Enerji formundaki bilgi, duyu sistemlerimizden içeriye
  • 3:54 - 3:56
    sürekli olarak akar
  • 3:56 - 3:59
    ve sonra, şimdiki anın nasıl göründüğünü
  • 3:59 - 4:03
    nasıl koktuğunu, tadının nasıl olduğunu
  • 4:03 - 4:06
    nasıl hisler uyandırdığını ve nasıl ses verdiğini
  • 4:06 - 4:10
    anlatan bu devasa kolajı ortaya çıkarır.
  • 4:11 - 4:16
    Ben etrafımdaki enerjilerle bağlantılı bir enerji-varlığım.
  • 4:16 - 4:19
    Bu bağlantıyı sağ yarıküremin bilinci aracılığıyla kuruyorum.
  • 4:19 - 4:23
    Bizler, birbiriyle bağlantılı enerji-varlıklarız.
  • 4:23 - 4:29
    Bir insanlık ailesi olarak bizi birbirimize bağlayan, sağ yarıküre bilincimizdir.
  • 4:29 - 4:31
    Ve tam burada,
  • 4:31 - 4:33
    şu anda, bu gezegende hepimiz kardeşiz.
  • 4:33 - 4:37
    Bizler bu dünyayı daha iyi bir yer yapmak için buradayız.
  • 4:37 - 4:43
    Ve şu anda, bizler mükemmeliz, bizler bütünüz ve bizler güzeliz.
  • 4:44 - 4:49
    Beynimin sol yarıküresi, sol yarıkürelerimiz ise çok farklı bir yer.
  • 4:49 - 4:53
    Sol yarıküremiz, doğrusal ve yöntemsel şekilde düşünür.
  • 4:53 - 4:55
    Sol yarıküremiz
  • 4:55 - 4:59
    tamamen geçmişle ve gelecekle ilgilidir.
  • 4:59 - 5:02
    Sol yarıküremiz şimdiki ana ait o dev kolajı alıp
  • 5:02 - 5:05
    içindeki ayrıntıları yakalamak,
  • 5:05 - 5:09
    ve o ayrıntıları daha da ayrıntılandırmak üzere tasarlanmıştır.
  • 5:09 - 5:11
    Sonra bütün bu bilgiyi sınıflar ve
  • 5:11 - 5:15
    düzenler,
  • 5:15 - 5:18
    geçmişte öğrendiğimiz herşeyle ilişkilendirip,
  • 5:18 - 5:21
    tüm olasılıklarımızı geleceğe yansıtır.
  • 5:22 - 5:26
    ve sol yarıküremiz konuşarak düşünür.
  • 5:26 - 5:29
    Beynimin içinde hiç susmayan, beni ve iç dünyamı
  • 5:29 - 5:33
    dış dünyama bağlayan, işte bu sürekli gevezeliktir.
  • 5:33 - 5:37
    O bana şunları söyleyen minik sestir: "Hey, eve giderken
  • 5:37 - 5:40
    muz almayı sakın unutma.
  • 5:40 - 5:41
    Sabaha lazım olacak."
  • 5:41 - 5:44
    O, ne zaman çamaşır yıkamam gerektiğini bana hatırlatan
  • 5:44 - 5:47
    hesaplayıcı akıldır. Ama belki de en önemlisi,
  • 5:47 - 5:51
    o bana asıl şunu söyleyen minik sestir:
  • 5:51 - 5:57
    "Ben. Ben." Ve sol yarıkürem bana "Ben" der demez,
  • 5:57 - 6:00
    Ben ayrı bir varlık olurum.
  • 6:00 - 6:04
    Tek, ayrı bir cismani birey olurum; çevremdeki enerji akışından ayrı
  • 6:04 - 6:07
    ve sizlerden ayrı bir birey.
  • 6:07 - 6:10
    İşte, inme geçirdiğim sabah kaybettiğim,
  • 6:10 - 6:12
    beynimin bu bölümüydü.
  • 6:12 - 6:16
    İnme sabahı, sol gözümün arkasında
  • 6:16 - 6:21
    zonklayan bir sancıyla uyandım. Bu delici bir sancıydı.
  • 6:21 - 6:23
    Hani dondurmayı ısırdığınızda saplanan
  • 6:23 - 6:27
    o sancı gibi. Ve bu sancı beni sımsıkı kavradı
  • 6:27 - 6:30
    ve sonra bıraktı. Sonra tekrar sımsıkı kavradı --
  • 6:31 - 6:34
    ve sonra yine bıraktı. Bir yerimin ağrıması
  • 6:34 - 6:37
    benim için çok sıradışı bir durumdu, o yüzden
  • 6:37 - 6:39
    Olsun, ben normal işlerime başlayayım diye düşündüm.
  • 6:39 - 6:42
    Böylece kalktım ve kardiyo makinama,
  • 6:42 - 6:45
    tüm bedeni çalıştıran egzersiz aletime oturdum.
  • 6:45 - 6:49
    Ve ben onun üzerinde yürürken baktım ki
  • 6:50 - 6:54
    barı tutan ellerim gözüme ilkel pençeler gibi görünüyorlar.
  • 6:54 - 6:57
    "Çok acayip," dedim kendi kendime.
  • 6:57 - 7:00
    Sonra aşağıya, bedenime baktım ve "Haydaa,
  • 7:00 - 7:03
    amma garip görünüşlü bir şeyim ben böyle," diye düşündüm.
  • 7:03 - 7:06
    Sanki bilincim, egzersiz aletinin ve üstündeki benim
  • 7:06 - 7:09
    bulunduğumuz normal gerçeklikten ayrılmış,
  • 7:09 - 7:12
    kendimi egzersiz yaparken izlediğim bir başka gizemli
  • 7:12 - 7:16
    aleme geçmiş gibi hissediyordum.
  • 7:17 - 7:19
    Bütün bunlar çok garipti ve başımın ağrısı da
  • 7:19 - 7:21
    giderek kötüleşiyordu. O yüzden makinadan kalktım,
  • 7:21 - 7:24
    ve oturma odamda yürürken bedenimin içindeki
  • 7:24 - 7:26
    her şeyin, çok ama çok yavaşladığını fark ettim.
  • 7:26 - 7:31
    Ve her adımım kaskatı, iyice ağır,
  • 7:31 - 7:34
    ve tutuktu. Yürüyüşümde hiç bir akıcılık yoktu,
  • 7:34 - 7:37
    ve algı alanımdaki o daralıp sıkışma yüzünden,
  • 7:37 - 7:41
    sadece iç sistemlerime odaklanmış durumdaydım.
  • 7:41 - 7:43
    Ve banyomda duşa girmek üzere dikilirken
  • 7:43 - 7:45
    bedenimin içinde süren diyaloğu net bir şekilde
  • 7:45 - 7:48
    duyabiliyordum. Küçük bir ses şöyle diyordu:
  • 7:48 - 7:51
    "Tamam. Siz kaslar, sizin kasılmanız lazım.
  • 7:51 - 7:52
    Ve siz kaslar, siz gevşeyin."
  • 7:52 - 7:55
    Ve birden dengemi yitirdim ve duvara dayanmam gerekti.
  • 7:55 - 7:59
    Ve koluma bakınca anladım ki
  • 7:59 - 8:03
    bedenimin sınırlarını artık tanımlayamıyordum.
  • 8:03 - 8:07
    Nerede başlayıp nerede bittiğimi bilemiyordum,
  • 8:07 - 8:10
    çünkü kolumun molekül ve atomları
  • 8:10 - 8:14
    duvarın molekül ve atomlarıyla iç içe geçmişti.
  • 8:14 - 8:18
    Ve ayırdında olabildiğim tek şey o enerjiydi -- enerji.
  • 8:18 - 8:20
    Ve kendime sordum, "Neyim var benim?
  • 8:20 - 8:23
    Neler oluyor böyle?" Ve o anda, beynimdeki konuşma --
  • 8:24 - 8:27
    o sol yarıküremin gevezeliği -- birden bütünüyle susuverdi.
  • 8:27 - 8:30
    Sanki biri uzaktan kumandayı eline almış
  • 8:30 - 8:33
    ve 'sessiz' tuşuna basmış gibiydi. Mutlak sessizlik.
  • 8:33 - 8:36
    İlk önce, böylesine sessiz bir zihinle başbaşa
  • 8:36 - 8:40
    kalmaktan dehşete düştüm. Ama hemen sonra
  • 8:40 - 8:44
    çevremi kuşatan enerjinin muhteşemliğiyle büyülendim.
  • 8:44 - 8:48
    Bedenimin sınırlarını artık tanımlayamadığımdan,
  • 8:48 - 8:51
    kendimi genişleyip, devleşmiş gibi hissediyordum.
  • 8:51 - 8:55
    Bütün o enerjiyle bir ve bütün olduğumu hissediyordum,
  • 8:55 - 8:58
    ve bu harikaydı.
  • 8:58 - 9:00
    Sonra birden sol yarıkürem devreye girdi:
  • 9:00 - 9:03
    "Hey, bir sorunumuz var! Bir sorunumuz Var!
  • 9:03 - 9:05
    Yardım çağırmalıyız!" diyordu bana.
  • 9:05 - 9:07
    Ve ben tekrarlıyordum: "Ah, bir sorunum var.
  • 9:07 - 9:10
    Bir sorunum var. Tamam, tamam. Bir sorunum var."
  • 9:10 - 9:13
    Ama hemen ardından yeniden o farklı bilinç durumuna
  • 9:13 - 9:16
    geri kayıyordum, ki şimdi ben orayı sevgiyle
  • 9:16 - 9:19
    "düşler ülkesi" diye isimlendiriyorum.
  • 9:20 - 9:22
    Ama orası çok güzel bir yerdi. Bir düşünsenize,
  • 9:22 - 9:25
    sizi dış dünyaya bağlayan, beyninizdeki o biteviye
  • 9:25 - 9:28
    dırdırdan bütünüyle kopmak nasıl bir şey olurdu?
  • 9:28 - 9:31
    Ve ben işte o alemdeydim, ve işim -- işimle ilgili
  • 9:31 - 9:34
    tüm gerginliklerim -- hepsi gitmişti.
  • 9:34 - 9:37
    Ve bedenimin içinde kendimi hafiflemiş hissediyordum. Ve düşünün:
  • 9:37 - 9:41
    dış dünyadaki tüm ilişkilerinizi,
  • 9:41 - 9:44
    ve onlarla ilişkili bütün stresi. Düşünün ki hepsi gitmiş.
  • 9:44 - 9:49
    Ve işte derin bir huzur duyuyordum.
  • 9:49 - 9:54
    Ve düşünün, 37 yılın duygusal yükünden kurtulmak nasıl bir şeydir!
  • 9:54 - 9:59
    (Kahkahalar) Mutluluktan uçuyordum!
  • 10:00 - 10:03
    Mutluluktan uçuyordum. Çok güzeldi.
  • 10:03 - 10:05
    Ve sonra, yine sol yarıkürem devreye giriyor ve
  • 10:05 - 10:07
    "Hey! Dikkatini ver" diyordu bana,
  • 10:07 - 10:09
    "Yardım çağırmalıyız." Ve ben düşünüyordum: "Yardım çağırmalıyım.
  • 10:09 - 10:11
    Kendimi toplamalıyım."
  • 10:11 - 10:13
    Sonra duştan çıkıp mekanik bir şekilde giyindim.
  • 10:13 - 10:15
    Dairemin içinde aşağı yukarı yürüyor
  • 10:15 - 10:17
    ve düşünüyordum: "İşe gitmeliyim. İşe gitmeliyim.
  • 10:17 - 10:20
    Araba sürebilir miyim? Araba sürebilir miyim?"
  • 10:20 - 10:22
    Ve tam o anda sağ kolum yan tarafımda
  • 10:22 - 10:25
    tamamen felç oldu. O zaman fark ettim:
  • 10:25 - 10:28
    "Aman yarabbi! İnme geçiriyorum! İnme geçiriyorum!"
  • 10:28 - 10:31
    Ve hemen ardından beynim şöyle diyordu: "Vaaay!
  • 10:31 - 10:37
    Bu harika bir şey!" (Kahkahalar) "Bu harika bir şey!
  • 10:37 - 10:39
    Kaç tane beyin araştırmacısının kendi beyinlerini
  • 10:39 - 10:42
    böyle içten dışa inceleme fırsatı olmuştur ki?"
  • 10:42 - 10:44
    (Kahkahalar)
  • 10:44 - 10:48
    Ve sonra birden aklıma geliyordu: "Ama ben çok meşgul bir kadınım!"
  • 10:48 - 10:51
    (Kahkahalar) "İnmeye zamanım yok benim!"
  • 10:51 - 10:53
    Sonra kendi kedime "Tamam!" diyordum, "İnme inişini durduramam,
  • 10:53 - 10:56
    o halde bir iki hafta bununla uğraşırım, ve
  • 10:56 - 10:58
    sonra eski düzenime geri dönerim. Tamam.
  • 10:58 - 11:00
    Öyleyse yardım çağırmalıyım. İşi aramalıyım."
  • 11:00 - 11:02
    İş telefonum bir türlü aklıma gelmiyordu,
  • 11:02 - 11:04
    o zaman hatırladım ki çalışma odamda, üzerinde numaramın
  • 11:04 - 11:07
    bulunduğu bir kartvizitim olacaktı. Çalışma odama gittim,
  • 11:07 - 11:10
    yedi-sekiz santim kalınlığında bir kartvizit destesini önüme çektim.
  • 11:10 - 11:13
    En üstteki karta bakıyor ve
  • 11:13 - 11:17
    zihnimde kartvizitimin neye benzediğini açık seçik canlandırabilsem de,
  • 11:17 - 11:19
    baktığım kartın o olup olmadığını bilemiyordum,
  • 11:19 - 11:22
    çünkü tek görebildiğim piksellerdi.
  • 11:22 - 11:24
    Ve harflerin pikselleri arkadaki fonu oluşturan piksellerle
  • 11:24 - 11:27
    ve diğer sembollerin pikselleriyle karışıyor,
  • 11:27 - 11:29
    ve ben kartvizitimi bir türlü tanıyamıyordum.
  • 11:29 - 11:32
    O zaman durup "berraklık dalgası" diye tanımlayabileceğim o anı bekliyordum.
  • 11:32 - 11:35
    Ve o an geldiğinde, normal gerçeklikle
  • 11:35 - 11:38
    yeniden bağlantı kurabiliyor ve bir karar verebiliyordum:
  • 11:38 - 11:40
    bu kart değil ... bu kart değil ... bu kart değil.
  • 11:40 - 11:44
    O kart destesinin üçte birini bu şekilde gözden geçirmem
  • 11:44 - 11:46
    kırk beş dakikamı aldı.
  • 11:47 - 11:49
    Bu kırk beş dakika boyunca, beynimin sol yarıküresindeki kanama
  • 11:49 - 11:51
    gitgide büyümeye devam etmekteydi.
  • 11:51 - 11:54
    Sayılardan anlamıyordum; telefondan anlamıyordum,
  • 11:54 - 11:56
    ama tek planım da buydu.
  • 11:56 - 11:59
    O yüzden telefonu karşıma koydum, kartvizitimi de
  • 11:59 - 12:01
    onun yanına.
  • 12:01 - 12:05
    Ve kartın üzerindeki kargacık burgacık şekilleri
  • 12:05 - 12:08
    telefon tuşlarının üzerindeki kargacık burgacık şekillerle eşleştirmeye başladım.
  • 12:08 - 12:11
    Ama arada yeniden o düşler alemine sürükleniyor ve
  • 12:11 - 12:14
    geri geldiğimde o rakamları çevirdim mi çevirmedim mi
  • 12:14 - 12:15
    hatırlayamıyordum.
  • 12:15 - 12:19
    O yüzden tutulmuş kolumu bir kütük parçası gibi kullanıp,
  • 12:19 - 12:22
    çevirdiğim rakamların üstünü kapatarak ilerlemek zorundaydım ki,
  • 12:22 - 12:25
    tekrar normal gerçekliğe geri geldiğimde,
  • 12:25 - 12:30
    "evet, ben bu rakamı zaten çevirmiştim" diyebileyim.
  • 12:30 - 12:32
    Sonunda bütün numarayı çevirdim
  • 12:32 - 12:34
    ve telefondan gelen sesi dinlemeye başladım;
  • 12:34 - 12:37
    iş arkadaşım telefonu açtı ve bana şöyle dedi:
  • 12:38 - 12:43
    "Voo voo voo voo" (Kahkahalar) Şöyle düşündüm kendi kendime:
  • 12:43 - 12:49
    "Allah Allah, aynen bir Golden Retriever köpek gibi çıkıyor sesi!"
  • 12:50 - 12:52
    Ben de ona - zihnimde gayet açık bir biçimde,
  • 12:52 - 12:54
    "Ben Jill!" dedim, "Yardıma ihtiyacım var!"
  • 12:55 - 12:58
    Ama ağzımdan çıkan ses şöyleydi: "Voo voo voo voo vooo."
  • 12:58 - 13:00
    "Allah Allah" dedim, "Aynen bir Golden Retriever gibi çıkıyor sesim."
  • 13:00 - 13:03
    Yani, konuşamadığımı ve konuşulanı anlayamadığımı
  • 13:03 - 13:06
    bu denemeyi yapana dek farketmemiştim.
  • 13:06 - 13:09
    Böylece arkadaşım yardıma ihtiyacım olduğunu anladı ve bana yardım sağladı.
  • 13:09 - 13:13
    Kısa bir süre sonra, bir ambulansın içinde Boston'daki bir hastaneden
  • 13:13 - 13:17
    Massachusetts Genel Hastanesine doğru gidiyordum.
  • 13:17 - 13:19
    Ve ana rahmindeki minicik bir cenin gibi tortop oldum.
  • 13:19 - 13:26
    Ve tıpkı içindeki kalan son havayı da salan,
  • 13:26 - 13:29
    bir balon gibi,
  • 13:29 - 13:33
    enerjimin boşaldığını -- ve ruhumun teslim olduğunu hissettim.
  • 13:33 - 13:39
    Ve o anda, anladım ki artık
  • 13:39 - 13:42
    hayatımın koreografı ben değildim.
  • 13:42 - 13:45
    Ya doktorlar bedenimi kurtaracak ve bana ikinci bir yaşam şansı
  • 13:45 - 13:48
    vereceklerdi, ya da belki de bu benim için
  • 13:48 - 13:50
    diğer tarafa geçiş anıydı.
  • 13:55 - 13:59
    O öğleden sonra geç vakit kendime geldiğimde, hâlâ hayatta
  • 13:59 - 14:04
    olduğumu keşfetmek beni şoke etti. Oysa, ruhumun teslim olduğunu
  • 14:04 - 14:07
    hissettiğimde, hayatıma veda etmiştim ben.
  • 14:07 - 14:11
    Şimdi zihnim, birbirinden çok farklı iki gerçeklik durumu
  • 14:11 - 14:15
    arasında asılı kalmıştı. Duyu sistemim aracılığıyla
  • 14:15 - 14:18
    gelen uyarıları, saf acı olarak hissediyordum.
  • 14:19 - 14:23
    Işık beynimi vahşi alevler gibi yakıyordu ve sesler
  • 14:23 - 14:27
    öylesine karmaşık ve o kadar yüksektiler ki, arkadaki gürültünün
  • 14:27 - 14:31
    içinden tek bir sesi bile ayırt edemiyordum
  • 14:31 - 14:35
    ve sadece kaçmak istiyordum. Bedenimin mekânda kapladığı yeri
  • 14:35 - 14:40
    tanımlayamadığımdan, kendimi devleşmiş, genişleyip yayılmış hissediyordum.
  • 14:40 - 14:44
    Tıpkı şişesinden çıkmış bir cin gibi.
  • 14:45 - 14:50
    Ve ruhum, sessiz bir mutluluk denizinde kayarak giden
  • 14:50 - 14:55
    büyük bir balina gibi, özgürce süzülüyordu.
  • 14:56 - 15:04
    Nirvana. Nirvana'yı bulmuştum. Ve şöyle düşündüğümü hatırlıyorum;
  • 15:04 - 15:07
    Bu devleşmiş halimi şu minicik bedenimin içine
  • 15:07 - 15:12
    tekrar sığdırmam asla mümkün olmayacak!
  • 15:14 - 15:18
    Sonra fark ettim: "Ama, hâlâ hayattayım! Hâlâ yaşıyorum,
  • 15:18 - 15:22
    ve Nirvana'yı buldum. Ve eğer ben Nirvana'yı bulduysam
  • 15:22 - 15:25
    ve hâlâ hayattaysam, o zaman yaşayan herkes de
  • 15:25 - 15:32
    Nirvana'yı bulabilir." Ve bir dünya canlandırdım gözümde
  • 15:32 - 15:36
    Buraya istedikleri her zaman gelebileceklerini bilen,
  • 15:36 - 15:39
    barışçıl, şefkatli, sevgi dolu güzel insanların
  • 15:39 - 15:43
    olduğu bir dünya. Ve onlar sol yarıkürelerinden
  • 15:43 - 15:47
    sağ tarafa geçmeyi bilerek seçiyor
  • 15:47 - 15:52
    ve bu huzuru buluyorlar. Ve sonra bu yaşadıklarımın
  • 15:52 - 15:56
    aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini,
  • 15:56 - 16:00
    hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü
  • 16:01 - 16:10
    olabileceğini fark ettim. Ve bu iyileşmem için beni motive etti.
  • 16:10 - 16:13
    Kanamadan iki buçuk hafta sonra, cerrahlar müdahale edip
  • 16:13 - 16:15
    beynimdeki konuşma merkezlerine baskı yapan
  • 16:15 - 16:18
    golf topu büyüklüğünde bir pıhtı çıkardılar.
  • 16:18 - 16:20
    Bu resimde, hayatımın gerçek meleği olan
  • 16:20 - 16:28
    annem ile birlikteyim. Tam olarak iyileşmek sekiz yılımı aldı.
  • 16:29 - 16:34
    Peki biz kimiz? Biz evrenin kudreti, yaşam gücüyüz.
  • 16:34 - 16:39
    El becerilerimiz ve iki bilişsel zekâmız var.
  • 16:39 - 16:43
    Ve anbean, bu dünyada kim olmak, nasıl bir insan olmak istediğimizi
  • 16:43 - 16:47
    seçebilme gücümüz var.
  • 16:48 - 16:50
    Tam burada, hemen şimdi, sağ yarıküremin
  • 16:50 - 16:54
    bilincine geçebilirim; bizim olduğumuz yere.
  • 16:54 - 16:58
    Ben evrenin yaşam gücü, kudretiyim.
  • 16:58 - 17:01
    Ben, diğer herşey ile bir ve tek olan ve cismimi oluşturan
  • 17:01 - 17:06
    50 trilyon güzel moleküler dehanın yaşam gücü ve kudretiyim.
  • 17:07 - 17:10
    Ya da; sol yarıküremin bilincine geçmeyi seçebilirim:
  • 17:10 - 17:14
    Tek başına bir birey olduğum,
  • 17:14 - 17:17
    bir cisim olduğum duruma. Akıştan ayrı,
  • 17:18 - 17:21
    sizlerden ayrı. Ben Dr. Jill Bolte Taylor:
  • 17:21 - 17:28
    entellektüel, nöroanatomist. Bunlar benim içimdeki "biz"ler.
  • 17:32 - 17:39
    Siz hangisini seçerdiniz? Hangisini seçiyorsunuz? Ve ne zaman?
  • 17:41 - 17:45
    İnanıyorum ki, sağ yarıküremizin o içsel huzur devrelerini çalıştırmayı
  • 17:45 - 17:48
    ne kadar çok seçersek, dış dünyaya da o kadar çok
  • 17:48 - 17:51
    huzur ve barış yansıtacağız ve gezegenimiz
  • 17:51 - 17:55
    çok daha huzurlu bir yer olacak.
  • 17:55 - 18:00
    Ve düşündüm ki, işte bu yaymaya değer bir fikirdi.
Title:
Jill Bolte Taylor'a inen müthiş içgörü darbesi
Speaker:
Jill Bolte Taylor
Description:

Jill Bolte Taylor'un eline pek az beyin araştırmacısına nasip olacak bir araştırma fırsatı geçti: Büyük bir inme geçirdi ve beyninin hareket, konuşma, farkındalık gibi beyin işlevlerinin birer birer iptal oluşunu izledi. Şaşırtıcı bir öykü.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:21
Âli Yurtsever added a translation

Turkish subtitles

Revisions