< Return to Video

Nazik olmanın 3 yolu

  • 0:01 - 0:04
    Konuşmaya başlamadan önce kendimle ilgili
  • 0:04 - 0:06
    iki şey söylemek istiyorum.
  • 0:06 - 0:09
    Birincisi, yirmi yılı
    aşkın bir süredir kitap
  • 0:09 - 0:10
    ve köşe yazarı olarak
  • 0:10 - 0:13
    görgü ve nezaketle ilgili yazıyorum.
  • 0:14 - 0:16
    İkincisi ise,
  • 0:16 - 0:21
    arkadaşlarım, akşam yemeğine davet ederken
    dikkatli olmaları gerektiğini bilirler.
  • 0:21 - 0:23
    Çünkü masada gerçekleşecek
    herhangi bir gaf
  • 0:23 - 0:25
    muhtemelen matbaada baskıyı boylar.
  • 0:25 - 0:26
    (Gülüşmeler)
  • 0:26 - 0:29
    Yani izliyorum, çevreyi görüyorum,
    portallardan gözetliyorum.
  • 0:30 - 0:31
    (Gülüşmeler)
  • 0:32 - 0:34
    Akşam yemeklerinden söz etmişken
  • 0:34 - 0:38
    sizlere 2015'te gittiğim bir
    yemekten söz etmek istiyorum.
  • 0:39 - 0:41
    Zaman çizelgesine koyarsak
  • 0:41 - 0:44
    bu, Caitlyn Jenner yeni ortaya çıktığında,
  • 0:44 - 0:47
    Kardashian kimliğinden sıyrıldığında
  • 0:47 - 0:50
    ve trans bir aktivist olarak hayatına
    devam ettiği zamandı.
  • 0:50 - 0:54
    People dergisinde isimlerin önemi
    ve kimliğimizi nasıl şekillendirdiği
  • 0:54 - 0:57
    ve yanlış veya hiç kullanılmamalarının
  • 0:58 - 1:02
    bizi bir yönden yok ettiği hakkında
    bir köşe yazısı yazdım.
  • 1:02 - 1:04
    Özellikle Caitlyn Jenner hakkında yazdım
  • 1:04 - 1:07
    ve aynı zamanda onun zamir
    kullanımı hakkında konuştum,
  • 1:07 - 1:08
    onun zamirleri hakkında.
  • 1:09 - 1:11
    O yemekteydim, lezzetliydi,
    keyifliydi, eğlenceliydi
  • 1:11 - 1:16
    aniden düzenleyen kişi Caitlyn
    hakkında konuşana kadar.
  • 1:17 - 1:22
    Dediğine göre Caitlyn'in
    yaptığı saygısızcaydı
  • 1:22 - 1:26
    ve insanları yeni bir isim ve zamir
    kullanmaları için zorluyordu.
  • 1:28 - 1:29
    Buna katlanamazmış,
  • 1:29 - 1:32
    ben de dinliyordum
    ve meditasyon yaptığım için
  • 1:32 - 1:35
    önce derin bir nefes alıp
    öyle cevap verdim.
  • 1:35 - 1:36
    (Gülüşmeler)
  • 1:38 - 1:40
    Ona evlendiği zamanı hatırlattım,
  • 1:40 - 1:42
    soyadını değiştirdiğini,
  • 1:42 - 1:44
    kocasının soyadını aldığını.
  • 1:44 - 1:47
    Bu şu an onun için
    kullandığımız soyadı oldu.
  • 1:47 - 1:50
    Sadece yasal soyadı olduğu için değil,
  • 1:50 - 1:52
    saygılı olan davranış bu olduğu
    için onu kullanıyoruz.
  • 1:52 - 1:54
    Aynısı Jenner için de geçerli.
  • 1:54 - 1:57
    Arkadaşım buna katlanamadı
    ve biz de yıllarca konuşmadık.
  • 1:57 - 1:58
    (Gülüşmeler)
  • 2:02 - 2:04
    "Sivil hakçı" olarak biliniyorum.
  • 2:04 - 2:08
    Çoğunuzun bilmediği bir kelime olmalı.
  • 2:08 - 2:10
    Yaygın bir söz değil,
  • 2:10 - 2:13
    Latince ve Fransızca'dan geliyor
  • 2:13 - 2:17
    ve anlamı kişinin ahlaki
    yaşamaya çalışması,
  • 2:17 - 2:19
    iyi bir vatandaş olması.
  • 2:20 - 2:22
    Nezaket kelimesi buradan geliyor
  • 2:22 - 2:25
    ve nezaketin orijinal anlamı
  • 2:25 - 2:29
    vatandaşların şehrin iyiliği,
    birliğin ve toplumun iyiliği için
  • 2:29 - 2:32
    fedakarlıkta bulunması demek.
  • 2:32 - 2:34
    Bu konuşmada
  • 2:34 - 2:38
    ahlaklı olmak için
    3 yeni yol öğreneceksiniz
  • 2:38 - 2:42
    ve umarım bu, nezaketin orijinal
    anlamına göre olacak.
  • 2:42 - 2:44
    İlk problemim şu:
  • 2:45 - 2:47
    Nezaket eskiden kalma bir kelime.
  • 2:48 - 2:50
    İkinci problemim ise şu:
  • 2:50 - 2:52
    Nezaket sağcı veya solcu
    olmanız fark etmeksizin
  • 2:53 - 2:56
    kötü bir kelime hâline geldi.
  • 2:56 - 3:02
    Bunun sebebi modern kullanımda
    nezaketin edeple,
  • 3:02 - 3:05
    resmi saygı ve resmi davranışlarla
    eşdeğer tutulması.
  • 3:05 - 3:08
    Vatandaşlık kavramından uzaklaştık.
  • 3:09 - 3:13
    Sağcı arkadaşlarımdan söz etmekle
    başlamak istiyorum,
  • 3:13 - 3:16
    nezaketle politik doğruluğu
    birleşik görüyorlar.
  • 3:17 - 3:19
    Onlara göre nezakete davet,
  • 3:19 - 3:23
    George Orwell'ın 1984 kitabında
    yazdığı gibi
  • 3:23 - 3:25
    sadece "aldatıcı dil."
  • 3:25 - 3:29
    Yani bu, zorla dilimizi değiştirerek
  • 3:29 - 3:31
    konuşma tarzımızı da değiştirme,
  • 3:31 - 3:35
    kelimelerin anlamlarını değiştirerek
    fikirlerimizi değiştirme girişimiydi.
  • 3:35 - 3:40
    O günkü davet sahibi bu
    düşünceye biraz sahipti.
  • 3:42 - 3:44
    Sağcıların nezaketle alakalı problemlerini
  • 3:44 - 3:45
    ciddi anlamda ilk anladığım zaman,
  • 3:45 - 3:48
    o zamanki aday Trump hakkında
    makale yazdığım zamandı.
  • 3:50 - 3:55
    Politik doğrular için zamanın olmadığını,
  • 3:55 - 3:58
    ona göre ülkenin de zamanının
    olmadığını söylemişti.
  • 3:58 - 4:01
    Bunu yürekten hissettim.
  • 4:02 - 4:06
    İnsanlar internette bunun
    hakkında konuşuyorlardı.
  • 4:06 - 4:10
    Binlerce yanıt vardı,
    biri dikkatimi çekti
  • 4:10 - 4:12
    çünkü temsili bir yanıttı:
  • 4:13 - 4:16
    "Politik doğrular patolojik bir sistem
  • 4:16 - 4:19
    liberallerin konuşmaları
    ele geçirmelerini sağlıyor,
  • 4:19 - 4:22
    başkalarını etiketleyip kötü göstererek
    muhalefeti susturuyor.
  • 4:23 - 4:28
    Sağa göre nezaket sansür demek.
  • 4:29 - 4:30
    İşte bu sağ görüş.
  • 4:31 - 4:35
    Solcu arkadaşlarımın da problemleri var.
  • 4:35 - 4:37
    Bazıları Trump'ın duvar örme
  • 4:37 - 4:43
    fikrini destekleyen memurları taciz etti.
  • 4:43 - 4:46
    Onlara kaba, iğrenç
  • 4:46 - 4:48
    bazen daha da kötü şeyler dendi.
  • 4:48 - 4:50
    Geçen seneki benzer bir olaydan sonra
  • 4:50 - 4:52
    Washington Post bile
  • 4:52 - 4:54
    -sola eğilimli Washington Post-
  • 4:54 - 4:57
    bir makalede edepli olma
    kavramını destekledi.
  • 4:57 - 5:01
    Yetkililer huzur içinde
    yemek yiyebilmeliydi.
  • 5:04 - 5:07
    "Şöyle ki, buradaki asıl nezaketsizlik
    duvarın kendisi,
  • 5:07 - 5:10
    çocuklara biber gazı sıkılması,
    ailelerin parçalanması."
  • 5:11 - 5:12
    Protestocular bunu söyledi.
  • 5:14 - 5:16
    Bu ülkede edep ve inceliği
  • 5:16 - 5:19
    bütün tarihimiz boyunca
    tercih ettiğimizi hayal edin.
  • 5:19 - 5:22
    Kadınların oy hakkını savunanları
    düşünüyorum.
  • 5:22 - 5:25
    1920'de kadınlara
    oy hakkı istedikleri için
  • 5:25 - 5:28
    protestolar yaptılar,
    grevler düzenlediler,
  • 5:28 - 5:30
    cezalandırıldılar, tutuklandılar.
  • 5:31 - 5:34
    Peder Martin Luther King Jr. hakkında
    da düşünüyorum,
  • 5:34 - 5:37
    Amerika'nın barışçıl sivil
    itaatsizlik lideri.
  • 5:38 - 5:43
    Irk ve ekonomik eşitlik istediği için
    nezaketsiz olarak etiketlendi.
  • 5:45 - 5:50
    Bence nezaketin neden kötü bir
    kelimeye dönüştüğünü görüyorsunuz.
  • 5:52 - 5:56
    Bu, hep hemfikir olmamız
    ve fikirlerimizi söylemememiz
  • 5:56 - 5:57
    gerektiği anlamına mı geliyor?
  • 5:57 - 5:58
    Kesinlikle hayır.
  • 5:59 - 6:01
    Geçenlerde Dr. Carolyn
    Lukensmeyer ile konuştum.
  • 6:02 - 6:04
    Bu ülkedeki bir nezaket uzmanı
  • 6:04 - 6:08
    ve Ulusal Sivil Söylev
    Enstitüsü'nün yöneticilerinden.
  • 6:09 - 6:10
    Bana dedi ki:
  • 6:10 - 6:14
    "Nezaket bastırma ve önemli farklılıkları
    göz ardı etmek değil,
  • 6:14 - 6:19
    dinlemek ve bu farklılıkları saygı
    çerçevesinde konuşmak demek."
  • 6:21 - 6:24
    Sağlıklı bir demokraside
    bunu yapmalıyız.
  • 6:24 - 6:26
    Buna saygılı etkileşim diyorum.
  • 6:27 - 6:30
    Ama nazik konuşmanın da kurallara
    ve sınırlara ihtiyacı var.
  • 6:32 - 6:34
    Örneğin, kaba
    ve küçük düşürücü bir dille
  • 6:34 - 6:41
    nefret ve hoşgörüsüzlük yayan
    bir söylev arasında farklar var.
  • 6:41 - 6:43
    Özellikle gruplar arasında.
  • 6:43 - 6:45
    Irksal ve etnik gruplardan,
  • 6:45 - 6:47
    LGBTQ+ topluluğundan,
  • 6:47 - 6:49
    engelli topluluğundan bahsediyorum.
  • 6:51 - 6:54
    Buna "nefret söylevi" diyoruz.
  • 6:54 - 6:57
    Nefret söylevi şiddete yol açabilir.
  • 6:59 - 7:03
    2018'in sonbaharında
  • 7:03 - 7:06
    Dr. Christine Blasey Ford hakkında
    bir makale yazdım.
  • 7:06 - 7:07
    Onu hatırlarsınız,
  • 7:08 - 7:12
    Yüksek Mahkeme adayı Brett Kavanaugh'u
    cinsel saldırıdan suçlayan
  • 7:12 - 7:13
    kadınlardan biriydi.
  • 7:14 - 7:15
    Tepkiler arasında
  • 7:15 - 7:18
    slaytta görebildiğiniz üzere,
  • 7:19 - 7:21
    bir mesaj aldım, kişisel bir mesajdı.
  • 7:21 - 7:23
    Gördüğünüz gibi basıma hazırlandı.
  • 7:23 - 7:24
    (Gülüşmeler)
  • 7:24 - 7:28
    Mesaj 50 kelimeydi, 10 tanesi
    küfürden oluşuyordu.
  • 7:28 - 7:32
    Demokratlar'a, Başkan Obama'ya
    laf edilmişti
  • 7:32 - 7:36
    ve benden de kaba bir şekilde
    söz edilmişti.
  • 7:39 - 7:42
    Mesajda açık bir tehdit vardı,
  • 7:42 - 7:45
    The Post'taki editörlerim bunu
    yetkililere gönderdiler.
  • 7:46 - 7:50
    Bu, el yapımı bombalar diğer
    medya kuruluşlarına yollanmadan önceydi
  • 7:50 - 7:53
    ve herkes tetikteydi.
  • 7:54 - 7:57
    Büyük çerçeve ise sadece
    birkaç ay önce
  • 7:57 - 8:00
    Maryland gazetesinde 5 kişinin
    öldürülmüş olmasıydı.
  • 8:00 - 8:03
    Kin tutan bir okuyucu onları vurmuştu.
  • 8:04 - 8:06
    "Sus yoksa kötü şeyler olur."
  • 8:08 - 8:11
    Bu aynı zamanda
  • 8:11 - 8:14
    bir okuyucumun beni internette
    takibe aldığı bir dönemdi.
  • 8:14 - 8:16
    İlk başta bu takip,
  • 8:17 - 8:18
    şöyle diyeyim, zararsızdı.
  • 8:18 - 8:20
    Geçen sene bu zamanlarda
  • 8:20 - 8:22
    yılbaşı dekorasyonlarım hâlâ asılıyken
  • 8:22 - 8:24
    bana bir mesaj yolladı ve dedi ki,
  • 8:24 - 8:27
    "Yılbaşı dekorasyonlarını kaldırmalısın."
  • 8:27 - 8:29
    Bir gün köpeğimi tasmasız
    gezdirdiğimi fark etti
  • 8:29 - 8:33
    ve markete gittiğimi
    söyleyen bir yorum yaptı.
  • 8:34 - 8:36
    Bana yolladığı mesajlardan
    birinde dedi ki,
  • 8:36 - 8:38
    "Eğer biri seni vurup öldürseydi,
  • 8:38 - 8:40
    bu bir kayıp olmazdı."
  • 8:42 - 8:44
    Keşke bu hikâyenin sonu olsaydı.
  • 8:44 - 8:48
    Çünkü birkaç ay sonra kapıma geldi,
  • 8:48 - 8:50
    öfkeyle kapıyı kırmaya çalıştı.
  • 8:50 - 8:53
    Şu an bir güvenlik sistemine
  • 8:53 - 8:56
    ve Louisville Slugger beyzbol
    sopasına sahibim.
  • 8:57 - 8:58
    (İç çeker)
  • 8:59 - 9:00
    "Sus yoksa kötü şeyler olur."
  • 9:01 - 9:02
    Yapılması gereken şey
  • 9:02 - 9:05
    nezaketin çirkinleşmesini
    ve şiddet oluşturmasını önlemek.
  • 9:06 - 9:08
    İlk kuralım dili yumuşatmak.
  • 9:08 - 9:12
    Baskıda tetikleyici kelimeler
    kullanmıyorum.
  • 9:12 - 9:15
    Tetikleyici kelimeler "homofobik", "ırkçı"
  • 9:15 - 9:18
    "yabancı düşmanı", "seksist".
  • 9:18 - 9:19
    Bütün bu kelimeler,
  • 9:20 - 9:22
    insanları tetikliyor.
  • 9:23 - 9:24
    Bunlar kışkırtıcı kelimeler
  • 9:24 - 9:26
    ve ortak bir nokta
    bulmamızı engelliyorlar.
  • 9:26 - 9:29
    Ortak bir kalbe sahip
    olmamızı da engelliyorlar.
  • 9:30 - 9:34
    2018'de John McCain öldüğünde
  • 9:35 - 9:39
    onu destekleyenler hiç kişisel
    tehditlerde bulunmadığını söyledi.
  • 9:39 - 9:41
    Rakipleri de buna katıldı
  • 9:41 - 9:43
    ve bence bu en dikkat çeken detaydı.
  • 9:43 - 9:46
    İnsanların politikalarına,
    pozisyonlarına kafa tuttu
  • 9:46 - 9:48
    ama bunu hiç kişiselleştirmedi.
  • 9:48 - 9:50
    Bu ikinci kural.
  • 9:51 - 9:55
    Yani nezaket eksikliği sadece
    Amerika'ya has değil.
  • 9:56 - 9:59
    Hollanda'da nezaketsizlik cezası
    için çağrılar var,
  • 9:59 - 10:02
    Flemenk bir filozofun dediği gibi,
  • 10:02 - 10:05
    ülke "iğrenme" büyüsüyle
    kaplanmış durumda.
  • 10:06 - 10:09
    Bu önceden bildiğim bir
    kelime değildi ve araştırdım.
  • 10:10 - 10:14
    Basit bir şekilde zorbalık ve iyi
    davranışların yok oluşu demek.
  • 10:15 - 10:18
    Aslında çok daha kötü bir anlamı var
    ama burada söyleyemem.
  • 10:19 - 10:23
    Bu spesifik kelimeyi kullanıyorsanız
  • 10:23 - 10:26
    kesin bir probleminiz olduğunu
    biliyorsunuz demektir.
  • 10:26 - 10:30
    Birleşik Krallık'ta, 2016'daki
    Brexit oylamasında
  • 10:31 - 10:34
    ulus daha da kutuplaştı.
  • 10:35 - 10:39
    Brexit'i desteklemeyen bir eleştirmen
    destekleyenler için dedi ki
  • 10:39 - 10:41
    -bu lafa bayılıyorum-
  • 10:41 - 10:44
    "Britanya'nın korkak, dar görüşlü
    kertenkele beyinleri."
  • 10:44 - 10:47
    Britanya'nın korkak, dar görüşlü
    kertenkele beyinleri.
  • 10:47 - 10:48
    İşte bu kişisel.
  • 10:49 - 10:53
    Bu Downton Abbey'i ve nezaketini
  • 10:53 - 10:55
    özlememe sebep oluyor.
  • 10:57 - 10:59
    İşte üçüncü kural burada:
  • 10:59 - 11:02
    Edeple nezaketi karıştırmayın.
  • 11:02 - 11:06
    Bayan Maggie Smith gibi gösterişli, dul
    bir kontese sahip olsanız bile.
  • 11:06 - 11:07
    (Gülüşmeler)
  • 11:07 - 11:09
    [Yenilenlerden olma, bu çok orta sınıf.]
  • 11:09 - 11:11
    Son bir hikâyeyle bitireceğim.
  • 11:12 - 11:15
    Geçenlerde harika çörekler yapan
    bir pastacıdaydım.
  • 11:15 - 11:18
    Çok uzun bir sıra var
    ve çok fazla da çörek.
  • 11:18 - 11:20
    Çörekler teker teker gidiyordu,
  • 11:20 - 11:23
    son çörekle aramda bir kadın kalmıştı.
  • 11:23 - 11:24
    (Gülüşmeler)
  • 11:24 - 11:27
    Tanrı'ya şükürler olsun,
    "Bir kruvasan alacağım." dedi.
  • 11:27 - 11:28
    (Gülüşmeler)
  • 11:28 - 11:31
    Sıra bana geldiğinde çöreği
    alacağımı söyledim.
  • 11:33 - 11:34
    Arkamdaki adam
  • 11:34 - 11:37
    -arkama dönmemiştim,
    onu da görmemiştim-
  • 11:37 - 11:38
    "O benim çöreğim!
  • 11:39 - 11:42
    20 dakikadır sırada
    bekliyorum." diye bağırdı.
  • 11:42 - 11:44
    "Sen kimsin?
  • 11:44 - 11:47
    Ben de 20 dakikadır bekliyorum
    ve sen arkamdasın." dedim.
  • 11:47 - 11:49
    Şöyle ki New York'ta büyüdüm,
  • 11:49 - 11:52
    yakın bir yerde liseye gittim.
  • 11:52 - 11:55
    Çok nazik görünebilirim, evet,
  • 11:55 - 12:01
    ama taksi için bu odada veya sokaklarda
    biriyle kapışabilirim.
  • 12:01 - 12:03
    Bu adama dönüp "Yarısını ister misin?"
  • 12:04 - 12:06
    dediğimde çok şaşırdım.
  • 12:06 - 12:07
    "Yarısını ister misin?"
  • 12:07 - 12:10
    Bunun üstüne düşünmedim,
    öylece söyleyiverdim.
  • 12:10 - 12:13
    Adamın yüzü değişti, çok şaşkındı
  • 12:13 - 12:14
    ve bana dedi ki
  • 12:14 - 12:18
    "Ben de başka bir hamur işi alayım,
    onu da bölüşelim."
  • 12:19 - 12:21
    Öyle yaptı, öyle yaptık.
  • 12:22 - 12:23
    Oturup konuştuk.
  • 12:24 - 12:25
    Ortak hiçbir noktamız yoktu.
  • 12:25 - 12:27
    (Gülüşmeler)
  • 12:27 - 12:31
    Hiç ortak noktamız yoktu: Irk, cinsel
    yönelim, meslek.
  • 12:31 - 12:36
    Ama bu kibarlıkla dolu andaki bağ ile
  • 12:36 - 12:38
    arkadaş olduk, iletişimimizi sürdürdük.
  • 12:38 - 12:39
    (Gülüşmeler)
  • 12:39 - 12:43
    Ama sonrasında bana "sivil hakçı"
    dendiğini öğrenince dehşete düştü.
  • 12:43 - 12:44
    (Gülüşmeler)
  • 12:44 - 12:47
    Buna nezaketin getirdiği
    mutluluk diyorum.
  • 12:47 - 12:48
    Nezaketin mutluluğu.
  • 12:48 - 12:50
    Beni düşünmeye itti,
  • 12:50 - 12:53
    nazik olmadığımızda
    kaçırdığımız iyilik,
  • 12:53 - 12:55
    kurtulduğumuz sıkıntılar nedir diye.
  • 12:56 - 12:59
    İyilikten kastım arkadaşlık,
    bağ kurmak.
  • 12:59 - 13:01
    Birlikte 1000 kalori paylaşmak.
  • 13:02 - 13:04
    Daha geniş anlamda da söylüyorum.
  • 13:04 - 13:07
    Topluluklar arası, bir ülke için de
    veya tüm dünyada.
  • 13:08 - 13:10
    Neler kaçırıyoruz?
  • 13:11 - 13:16
    Şu an fikirler ve kimlikler arasında bir
    sivil savaşın içindeyiz.
  • 13:16 - 13:18
    Bu konuda kurallarımız yok.
  • 13:19 - 13:21
    Biliyorsunuz, savaşta kurallar var.
  • 13:22 - 13:23
    Cenevre Sözleşmesi'ni düşünün.
  • 13:23 - 13:26
    Bütün askerlere, görevde
    olsun veya olmasın
  • 13:26 - 13:28
    insanca davranılması öngörüldü.
  • 13:29 - 13:32
    Açıkçası nezaket için de bir
    Cenevre Sözleşmesi olmalı,
  • 13:32 - 13:35
    sivil söylevler ve onların
    sınırları için kurallar koymamız
  • 13:36 - 13:40
    ve topluluklarımızda ve ülkelerimizde
    daha iyi vatandaşlar olabilmemiz için.
  • 13:41 - 13:43
    Bunun hakkında söyleyebileceğim şey,
  • 13:43 - 13:47
    bu kuralları nezaketin orijinal anlamı
    üzerine kurmak olurdu,
  • 13:47 - 13:49
    Latince ve Fransızca'dan gelen anlamıyla.
  • 13:49 - 13:51
    Nezaket:
  • 13:51 - 13:55
    Toplumun iyiliği, şehrin iyiliği için
  • 13:56 - 13:57
    fedakarlık yapan vatandaşlar.
  • 13:58 - 14:01
    Yani bence nezaket kötü bir
    kelime değil.
  • 14:02 - 14:07
    Umarım, "sivil hakçı" modası geçmiş bir
    kelime olarak kalmaz.
  • 14:08 - 14:09
    Teşekkürler.
  • 14:09 - 14:14
    (Alkış)
Title:
Nazik olmanın 3 yolu
Speaker:
Steven Petrow
Description:

Nazik olmak ne demek? Gazeteci Steven Petrow kelimenin orijinal anlamına bakarak buna cevap arıyor, bunun sohbeti azaltan politik doğruluk ve sansür olarak nitelendirilmemesini söylüyor. Hepimizin daha nazik olması için 3 yolu öğrenin ve farklılıklarımız üstüne saygı çerçevesinde konuşmaya başlayın.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
14:26
Eren Gokce approved Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Eren Gokce edited Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Sara Ozturk accepted Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Sara Ozturk edited Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Doğa Çelik edited Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Doğa Çelik edited Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Sara Ozturk declined Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Sara Ozturk edited Turkish subtitles for 3 ways to practice civility
Show all

Turkish subtitles

Revisions