< Return to Video

Ön yargı bazen iyi bir şey olabilir mi?

  • 0:02 - 0:03
    Ön yargı ve yanlılığı
    düşündüğümüzde
  • 0:03 - 0:05
    aptalca ve kötü şeyler yapan
  • 0:05 - 0:08
    aptal ve kötü insanları
    düşünmeye meyilliyiz.
  • 0:08 - 0:10
    Bu fikir, İngiliz eleştirmen
  • 0:10 - 0:12
    William Hazlıtt tarafından
  • 0:12 - 0:15
    ''Ön yargı cehaletin çocuğudur.''
    şeklinde güzelce özetlenmiştir.
  • 0:15 - 0:17
    Burada sizi bunun yanlış olduğuna
  • 0:17 - 0:19
    ikna etmek istiyorum.
  • 0:19 - 0:21
    Sizi
  • 0:21 - 0:22
    ön yargı ve taraflılığın
  • 0:22 - 0:26
    doğal olduğuna, çoğunlukla rasyonel
    ve hatta
  • 0:26 - 0:28
    etik olduğuna
    ikna etmek istiyorum.
  • 0:28 - 0:30
    Bunu bir defa anlarsak
  • 0:30 - 0:32
    bunlara dair şeyler yolunda gitmediğinde,
  • 0:32 - 0:33
    kötü sonuçlandığında
  • 0:33 - 0:35
    onlardan anlam çıkarabilmemiz için
  • 0:35 - 0:38
    ne yapılacağını bilmek için
    daha iyi bir noktada
  • 0:38 - 0:39
    olacağımızı düşünüyorum.
  • 0:39 - 0:42
    Belli başlı şeylerle başlayalım.
    Siz bana bakarsınız,
  • 0:42 - 0:44
    adımı ve hakkımda belli
    başlı şeyler bilirsiniz
  • 0:44 - 0:46
    ve yargılamalar yaparsınız.
  • 0:46 - 0:49
    Etnik kökenim, politik yaklaşımım,
  • 0:49 - 0:51
    dini inançlarım hakkında
    tahminler yürütebilirsiniz.
  • 0:51 - 0:55
    Ve gerçek şu ki, bu yargılamalar
    genellikle doğru çıkar.
  • 0:55 - 0:57
    Bu tarz durumlarda bir hayli iyiyizdir.
  • 0:57 - 0:58
    Bu tarz durumlarda
    çok iyiyiz
  • 0:58 - 1:01
    çünkü insanlar hakkında
    atıp tutma kabiliyetimiz
  • 1:01 - 1:04
    zihnimizin keyfi olarak verdiği
    bir yanıt değil,
  • 1:04 - 1:07
    daha çok
  • 1:07 - 1:08
    dünyadaki kategorilere ayrılmış
    insanlar ve diğer şeylerlerle
  • 1:08 - 1:10
    birlikte deneyimlediğimiz
  • 1:10 - 1:11
    daha genel bir sürecin
  • 1:11 - 1:13
    bir uygulamasıdır
  • 1:13 - 1:15
    ve bu kategorilerin
    aşamalarını genellemek için
  • 1:15 - 1:17
    deneyimlerimizi kullanabiliriz.
  • 1:17 - 1:19
    Buradaki herkes
  • 1:19 - 1:21
    sandalyelere, elmalara, köpeklere ve
  • 1:21 - 1:23
    buna dayanan çok sayıda
    tecrübeye sahiptir.
  • 1:23 - 1:26
    Benzersiz örnekleri görebilir,
    tahmin edebilirsiniz.
  • 1:26 - 1:27
    Sandalyeye oturabilir,
  • 1:27 - 1:30
    elmayı yiyebilirsiniz,
    köpek de havlayabilir.
  • 1:30 - 1:32
    Yanılıyor da olabiliriz.
  • 1:32 - 1:33
    Oturduğunuzda sandalye kırılabilir,
  • 1:33 - 1:36
    elma zehirli olabilir,
    köpek de havlamayabilir.
  • 1:36 - 1:39
    Örneğin bu benim köpeğim Tessie.
    Kendisi havlamaz.
  • 1:39 - 1:41
    Ama çoğunlukla, bu işte iyiyiz.
  • 1:41 - 1:43
    Çoğunlukla, hem sosyal hem de diğer
  • 1:43 - 1:45
    alanlarda iyi tahminler yürütüyoruz.
  • 1:45 - 1:47
    Bunu yapamayacak olsaydık,
  • 1:47 - 1:50
    karşılaştığımız yeni durumlarda
    tahmin yürütemeyecek olsaydık
  • 1:50 - 1:52
    hayatta kalamazdık.
  • 1:52 - 1:55
    Aslında, Hazlitt de
    muhteşem denemesinde
  • 1:55 - 1:56
    daha sonra bunu kabulleniyor.
  • 1:56 - 1:59
    "Genel yargı ve hükümlerin yardımı olmadan
  • 1:59 - 2:01
    odadaki yolumu bulamaz;
  • 2:01 - 2:03
    ne koşullar içinde kendimi nasıl
    gerçekleştireceğimi
  • 2:03 - 2:08
    ne de hayatla ilgili herhangi bir
    durumda ne hissedeceğimi kestiremezdim."
  • 2:08 - 2:09
    Ya da yanlılığı ele alın.
  • 2:09 - 2:11
    Şimdi bazen, biz dünyayı
  • 2:11 - 2:13
    biz ve ötekiler olarak ayırıyoruz,
    bir grup diğerine karşı
  • 2:13 - 2:15
    ve bazen bunu yaptığımızda
  • 2:15 - 2:16
    yanlış bir şey yaptığımızı biliyoruz,
  • 2:16 - 2:18
    bir bakıma da bundan
    utanç duyuyoruz.
  • 2:18 - 2:21
    Ama diğer zamanlarda
    bundan gurur duyuyoruz.
  • 2:21 - 2:22
    Açık bir şekilde kabul ediyoruz.
  • 2:22 - 2:23
    Benim favori örneğim
  • 2:23 - 2:26
    geçen seçimlerden önceki
    Cumhuriyetçi bir tartışma
  • 2:26 - 2:28
    sırasında seyircilerden
    gelen bir soru.
  • 2:28 - 2:30
    (Video) Anderson Cooper:
  • 2:30 - 2:32
    soru yabancı yardımla ilgili?
    Evet, hanımefendi.
  • 2:34 - 2:37
    Seyirci: Amerikan halkı ülkemizde
  • 2:37 - 2:39
    şu an acı çekiyor.
  • 2:39 - 2:42
    Neden diğer ülkelere
  • 2:42 - 2:44
    tüm bu yardımlara
    kendimizin ihtiyacı varken
  • 2:44 - 2:48
    yardım göndermeye devam ediyoruz?
  • 2:48 - 2:50
    Sunucu: Vali Perry,
    buna ne dersiniz?
  • 2:50 - 2:51
    (Alkış)
  • 2:51 - 2:53
    Rick Perry: Kesinlikle, bence bu..
  • 2:53 - 2:55
    Paul Bloom: Sahnedeki herkes
  • 2:55 - 2:56
    seyircinin sorusuna katılıyor
  • 2:56 - 2:59
    bu da Amerikalılar olarak,
    Amerikalıları diğer insanlardan
  • 2:59 - 3:01
    daha fazla önemsemeliyiz.
  • 3:01 - 3:04
    Hatta, genelde insanlar kendi ülkeleri
    ya da etnik grupları için
  • 3:04 - 3:08
    dayanışma, sadakat, gurur, vatanseverlik
  • 3:08 - 3:10
    gibi duyguların etkisi altındadır.
  • 3:10 - 3:13
    Politikadan bağımsız olarak, pek çok
    insan Amerikalı olmaktan gurur duyar
  • 3:13 - 3:16
    ve Amerikalılara diğer ülke
    vatandaşlarına nazaran iltimas tanır.
  • 3:16 - 3:18
    Diğer ülke vatandaşları da kendi
    ulusları için aynı duyguları hisseder
  • 3:18 - 3:21
    ve biz de kendi etniğimizle
    aynı duyguları hissederiz.
  • 3:21 - 3:22
    Şimdi bazılarınız karşı çıkabilir.
  • 3:22 - 3:24
    Bazılarınız kozmopolit olabilir
  • 3:24 - 3:27
    etnik ve milliyetin ahlaki egemenlik
  • 3:27 - 3:29
    taşımaması gerektiğini düşünebilir.
  • 3:29 - 3:31
    ama siz entelektüeller bile
  • 3:31 - 3:33
    arkadaş ve aile gibi yakın olduğunuz
  • 3:33 - 3:36
    iç gruba doğru bir çekim olması
  • 3:36 - 3:37
    gerektiğini kabul eder.
  • 3:37 - 3:39
    Yani siz bile onlar ve biz
  • 3:39 - 3:41
    diye bir ayrım yapıyorsunuz.
  • 3:41 - 3:44
    Şimdi, bu ayrım yeterince doğal
  • 3:44 - 3:46
    ve çoğunlukla yeterince ahlaki,
    ama ters gidebilir.
  • 3:46 - 3:48
    Bu büyük sosyal psikolog
  • 3:48 - 3:51
    Henri Tajfel'in araştırmasının parçasıydı.
  • 3:51 - 3:53
    Tajfel, 1919'da Polonya'da doğdu,
  • 3:53 - 3:56
    Fransa'da üniversiteye
    gitmek için ayrıldı
  • 3:56 - 3:58
    çünkü bir Yahudi olarak Polonya'da
    üniversiteye gidemezdi.
  • 3:58 - 4:01
    daha sonra II. Dünya Savaşında
  • 4:01 - 4:02
    Fransız ordusuna katıldı.
  • 4:02 - 4:04
    Esir düştü ve kendisini bir savaş
  • 4:04 - 4:05
    kampında mahkum olarak buldu,
  • 4:05 - 4:07
    onun için korkunç zamanlardı
  • 4:07 - 4:10
    çünkü Yahudi olduğunun
    ortaya çıkması halinde
  • 4:10 - 4:11
    yüksek olasıkla kurtulamayacağı
  • 4:11 - 4:13
    bir toplama kampına gönderilebilirdi.
  • 4:13 - 4:16
    Hatta, savaş sona erip
    serbest bırakıldığında
  • 4:16 - 4:18
    pek çok arkadaşı ve ailesi ölmüştü.
  • 4:18 - 4:20
    Birçok farklı uğraşın içinde bulundu.
  • 4:20 - 4:22
    Savaş yetimlerine yardım etti.
  • 4:22 - 4:24
    Ancak ön yargı bilimine
  • 4:24 - 4:25
    uzun soluklu bir ilgisi vardı
  • 4:25 - 4:28
    klişeler üzerine saygıdeğer
    bir İngiliz bursu
  • 4:28 - 4:30
    açılınca başvurdu
  • 4:30 - 4:31
    ve kazandı,
  • 4:31 - 4:33
    sonrasında bu harika kariyerine başladı.
  • 4:33 - 4:36
    Kariyerini başlatan
  • 4:36 - 4:38
    çoğu insanın soykırımın yanlış
  • 4:38 - 4:40
    olduğunu düşünme şekliyle ilgili
    görüşüydü.
  • 4:40 - 4:42
    Çoğu insan zamanında
  • 4:42 - 4:44
    soykırımı Alman tarafında
  • 4:44 - 4:47
    bir çeşit trajik defoyu temsil eden,
  • 4:47 - 4:51
    genetik bir kusur,
    otoriter kişilik yapısı gibi gördü.
  • 4:51 - 4:53
    Tajfel bunu reddetti.
  • 4:53 - 4:56
    Tajfel soykırımda gördüğümüzün
  • 4:56 - 4:58
    her birimizin içinde olan
  • 4:58 - 5:00
    normal psikolojik sürecin yalnızca
  • 5:00 - 5:01
    abartılı bir tezahürü
    olduğunu söyledi.
  • 5:01 - 5:04
    Bunu araştırmak için, İngiliz gençlerle
  • 5:04 - 5:06
    bir dizi klasik çalışma yaptı.
  • 5:06 - 5:07
    Çalışmalarından birinde yaptığı,
  • 5:07 - 5:10
    İngiliz gençlere çok çeşitli
    sorular sormak oldu
  • 5:10 - 5:12
    ve cevaplara göre, dedi ki
  • 5:12 - 5:14
    "Cevaplarınıza baktım,
    ve cevaplarınıza dayanarak
  • 5:14 - 5:16
    "Siz..."
  • 5:16 - 5:17
    yarısına
  • 5:17 - 5:20
    "...Kandinsky ve
    onun çalışmalarına hayransınız."
  • 5:20 - 5:23
    diger yarısına da "...Klee ve
    onun çalışmalarına hayransınız." dedi.
  • 5:23 - 5:25
    Tamamiyle sahteydi.
  • 5:25 - 5:27
    Cevapların Kandinsky ya da
    Klee'yle alakası yoktu
  • 5:27 - 5:30
    Muhtemelen sanatçıları duymamışlardı bile
  • 5:30 - 5:33
    Sadece rastgele ayırmıştı.
  • 5:33 - 5:36
    Bulduğu ise kategorilerin önemli olduğuydu
  • 5:36 - 5:39
    daha sonra deneklere para verdiğinde,
  • 5:39 - 5:40
    parayı diğer gruptansa
  • 5:40 - 5:42
    kendi grup üyelerine
  • 5:42 - 5:44
    vermeyi tercih ettiler.
  • 5:44 - 5:46
    Daha kötüsü, en çok kendi grupları
  • 5:46 - 5:48
    ve diğer grup arasında
  • 5:48 - 5:51
    bir farklılık kurmaya meraklıydılar,
  • 5:51 - 5:53
    eğer böyle yaparak diğer gruba
    daha bile az verebileceklerse
  • 5:53 - 5:58
    kendi grupları için
    paradan vazgeçeceklerdi
  • 5:58 - 6:00
    Bu taraflılık çok erken
    zamanlarda ortaya çıkıyor gibi.
  • 6:00 - 6:03
    İş arkadaşım ve eşim, Karen Wynn, Yale'de
  • 6:03 - 6:04
    bebeklerle bir dizi
    çalışmada bulundu
  • 6:04 - 6:07
    burada bebeklere kuklalar sunuyor,
  • 6:07 - 6:09
    bu kuklaların belli
    yiyecek tercihleri var.
  • 6:09 - 6:11
    Kuklalardan biri bezelye seviyor olabilir.
  • 6:11 - 6:14
    Diğeri kraker sevebilir.
  • 6:14 - 6:16
    Bebeklerin kendi yemek tercihlerini
    test ettiler
  • 6:16 - 6:19
    ve bebekler genelde krakeri tercih etti.
  • 6:19 - 6:22
    Ama soru şu, bu bebeklerin kuklalara
  • 6:22 - 6:25
    nasıl davrandığını etkiliyor mu?
    Gayet etkiliyor.
  • 6:25 - 6:26
    Genelde kendileriyle aynı
  • 6:26 - 6:30
    yemek zevkine sahip
    kuklaları tercih ediyorlar
  • 6:30 - 6:32
    ve kötüsü, farklı yemek
    tercihine sahip kuklayı
  • 6:32 - 6:35
    cezalandıran kuklaları
    tercih ediyorlar.
  • 6:35 - 6:38
    (Kahkaha)
  • 6:38 - 6:41
    Bu tür grup-içi, grup-dışı psikolojisini
    sürekli görüyoruz.
  • 6:41 - 6:43
    Farklı ideolojilerdeki
  • 6:43 - 6:45
    politik çatışmalarda görüyoruz.
  • 6:45 - 6:49
    Aşırı ucunu, savaş durumlarında görüyoruz
  • 6:49 - 6:52
    dış gruba sadece az vererek değil
  • 6:52 - 6:54
    insanlıktan çıkararak
  • 6:54 - 6:56
    aynı Nazi'lerin Yahudilere
    haşerat ya da bit gibi
  • 6:56 - 6:58
    baktığı perspektifte
  • 6:58 - 7:02
    ya da Amerikalıların Japonlara
    fare yakıştırmasında görüyoruz.
  • 7:02 - 7:05
    Genellemeler de ters gidebilir.
  • 7:05 - 7:07
    Yani bazen rasyonel ve faydalılar
  • 7:07 - 7:08
    ancak bazen akıl dışılar
  • 7:08 - 7:10
    yanlış cevaplar veriyorlar
  • 7:10 - 7:11
    ve diğer zamanlarda
  • 7:11 - 7:13
    tamamiyle ahlak dışı sonuçlara
    sebep oluyorlar.
  • 7:13 - 7:16
    En çok üzerinde çalışılan
  • 7:16 - 7:17
    konu ırk meselesi.
  • 7:17 - 7:19
    2008 seçimleri öncesinde
  • 7:19 - 7:21
    sosyal psikologların, hangi adayların
  • 7:21 - 7:24
    Amerikan bayrağıyla bilinçsiz
    bir eşleştirmenin olduğu
  • 7:24 - 7:27
    ve ne ölçüde Amerika ile
    özdeşleştirildiğine derinlemesine
  • 7:27 - 7:31
    baktığı harika bir çalışma vardı.
  • 7:31 - 7:32
    Çalışmalarının birinde
  • 7:32 - 7:33
    Obama ve McCain'i karşılaştırdılar.
  • 7:34 - 7:38
    McCain'in Obama'dan daha
    Amerikalı algılandığını keşfettiler ve
  • 7:38 - 7:40
    bir noktaya kadar, insanlar
    bunu duymaktan şaşırmadılar.
  • 7:40 - 7:42
    McCain ünlü bir savaş kahramanı ve
  • 7:42 - 7:44
    pek çok insan açıkça onun
    Obama'dan daha
  • 7:44 - 7:47
    Amerikalı bir hikayesi
    olduğunu söyleyecektir.
  • 7:47 - 7:49
    Ama Obama'yı da İngiliz Başbakan
  • 7:49 - 7:51
    Tony Blair ile karşılaştırdılar
  • 7:51 - 7:53
    ve Blair'in da Obama'dan daha
  • 7:53 - 7:56
    Amerikalı bulunduğunu gördüler
  • 7:56 - 7:58
    ki Amerikalı olmadığını
  • 7:58 - 8:01
    açıkça
    bildikleri halde.
  • 8:01 - 8:02
    Ama tabii ki teninin rengine
  • 8:02 - 8:05
    göre tepki veriyorlardı.
  • 8:05 - 8:07
    Bu genellemeler ve taraflılığın
  • 8:07 - 8:09
    incelikli ve çok önemli
  • 8:09 - 8:12
    gerçek-dünya sonuçları var.
  • 8:12 - 8:14
    Yakın zamanda yapılan bir çalışmada,
    araştırmacılar
  • 8:14 - 8:18
    eBay'e beysbol kart
    reklamları yerleştirdiler.
  • 8:18 - 8:20
    Bazılarını tutanların elleri beyaz,
  • 8:20 - 8:22
    bazıları siyahtı.
  • 8:22 - 8:23
    Kartlar ise aynıydı.
  • 8:23 - 8:24
    Siyahlar tarafından tutulanlar
  • 8:24 - 8:27
    beyazlar tarafından
    tutulanlara göre
  • 8:27 - 8:29
    kayda değer ölçüde daha az teklif aldı.
  • 8:29 - 8:31
    Standford'da yapılan araştırmada
  • 8:31 - 8:36
    psikologlar beyaz bir insanın cinayetinden
  • 8:36 - 8:39
    mahkum olmuş insanların
    vakalarını incelediler.
  • 8:39 - 8:42
    Görünen o ki, diğer her şey
    sabit tutulduğunda
  • 8:42 - 8:44
    eğer soldakinden çok
  • 8:44 - 8:46
    sağdaki adama benziyorsanız
  • 8:46 - 8:48
    idam edilme ihtimaliniz daha yüksek.
  • 8:48 - 8:50
    Büyük ölçüde böyle, çünkü
  • 8:50 - 8:53
    sağdaki adam daha prototip siyah
  • 8:53 - 8:55
    daha prototip bir
    Afrikalı-Amerikalı gözüküyor
  • 8:55 - 8:57
    ve anlaşılan o ki bu,
    insanların onunla ilgili
  • 8:57 - 9:00
    ne yapılması gerektiği yönündeki
    kararlarını etkiliyor.
  • 9:00 - 9:01
    Yani şimdi bunu öğrendik
  • 9:01 - 9:03
    peki bununla nasıl
    mücadele edeceğiz?
  • 9:03 - 9:04
    Birçok farklı yol var.
  • 9:04 - 9:05
    Biri
  • 9:05 - 9:07
    insanların duygusal tepkilerine
  • 9:07 - 9:10
    ve empatilerine hitap etmek
  • 9:10 - 9:11
    bunu da çoğu kez hikayeler üstünden yaparız.
  • 9:11 - 9:14
    Eğer liberal bir ebeveynseniz
  • 9:14 - 9:16
    ve çocuklarınızı geleneksel olmayan
    ailelerin esasına
  • 9:16 - 9:18
    inanmaları yönünde
    teşvik etmek istiyorsanız
  • 9:18 - 9:20
    onlara bunun gibi bir kitap verebilirsiniz.
    ["Heather'in iki annesi var"]
  • 9:20 - 9:22
    Eğer muhafazakarsanız ve
    farklı bir tavrınız varsa,
  • 9:22 - 9:24
    onlara böyle bir kitap verebilirsiniz.
  • 9:24 - 9:26
    (Gülüşmeler)
    ["Anne yetiş! Yatağımın altında liberaller var"]
  • 9:26 - 9:29
    Ama genelde, hikayeler
  • 9:29 - 9:31
    isimsiz yabancıları önemli kılabilir
  • 9:31 - 9:34
    ve fikir şu ki; insanlara birey
    olarak odaklandığımızda
  • 9:34 - 9:36
    onları önemsiyoruz
  • 9:36 - 9:38
    tarih boyunca kendini kanıtlamış bir fikir
  • 9:38 - 9:41
    Stalin'in söylediği varsayılan bir söz
  • 9:41 - 9:42
    "Bir kişinin ölümü trajedi,
  • 9:42 - 9:44
    bir milyonun işe ölümü istatistiktir"
  • 9:44 - 9:46
    ve Rahibe Teresa demiştir ki
  • 9:46 - 9:47
    "Eğer kitlelere bakacak olursam,
    asla harekete geçmem.
  • 9:47 - 9:50
    eğer birine bakarsam, geçerim."
  • 9:50 - 9:52
    Psikologlar bunu araştırdılar.
  • 9:52 - 9:53
    Örneğin, bir çalışmada
  • 9:53 - 9:56
    insanlara bir krizle ilgili
    bir dizi bilgi verildi
  • 9:56 - 10:00
    ve krizi çözmek için ne kadar
  • 10:00 - 10:02
    bağışta bulunacaklarına bakıldı
  • 10:02 - 10:04
    diğer grupla hiçbir
    bilgi paylaşılmadı
  • 10:04 - 10:06
    ama bir kişiden bahsedildi
  • 10:06 - 10:08
    onlarla kişinin yüzü ve ismi paylaşıldı
  • 10:08 - 10:11
    bu kişiler çok daha fazla
    yardımda bulundular.
  • 10:11 - 10:13
    Bunların hiçbirinin hayır işleriyle
  • 10:13 - 10:15
    uğraşanlara sır olduğunu sanmıyorum.
  • 10:15 - 10:18
    İnsanlar genelde diğer insanları
  • 10:18 - 10:19
    istatistik ve bilgilerle
    boğmazlar.
  • 10:19 - 10:20
    Daha ziyade,
    yüzler gösterirler,
  • 10:20 - 10:22
    insanları gösterirler.
  • 10:22 - 10:25
    Bir bireye karşı duyduğumuz sempatinin
  • 10:25 - 10:27
    genişletilerek o kişinin olduğu gruba da
  • 10:27 - 10:30
    yayılabilmesi mümkün.
  • 10:30 - 10:33
    Bu Harriet Beecher Stowe.
  • 10:33 - 10:35
    Bu hikaye, belki uydurma,
  • 10:35 - 10:37
    Başkan Lincoln
  • 10:37 - 10:39
    Sivil Savaş'ın ortasında
    Beyaz Saray'a çağırıp,
  • 10:39 - 10:41
    ona şöyle demiştir
  • 10:41 - 10:43
    "Demek büyük savaşı başlatan
    küçük hanım sizsiniz"
  • 10:43 - 10:45
    "Tom Amca'nın Kulübesi" nden
    bahsediyordu.
  • 10:45 - 10:48
    "Tom Amca'nın Kulübesi" büyük bir felsefe
  • 10:48 - 10:51
    ya da teoloji hatta edebi
    bir kitap bile değil
  • 10:51 - 10:53
    ama insanları kendilerini
    başkalarının yerine koymaları için
  • 10:53 - 10:56
    normalde koymayacakları insanlar için
  • 10:56 - 10:58
    kölelerin yerine koydurması açısından
  • 10:58 - 11:01
    harika bir iş yapıyor.
  • 11:01 - 11:02
    ve bu büyük bir sosyal değişim için
  • 11:02 - 11:04
    bir katalizör olabilirdi.
  • 11:04 - 11:06
    Yakın zamanda, Amerika'ya bakarak
  • 11:06 - 11:09
    son birkaç onyılda
  • 11:09 - 11:13
    "The Cosby Show" gibi programların
    Amerikalıların
  • 11:13 - 11:15
    Afrikalı-Amerikalılara karşı tavırlarında
  • 11:15 - 11:18
    "Will and Grace" ve
    "Modern Family" gibi programlarınsa
  • 11:18 - 11:20
    eşcinsel kadın ve erkeklerep
    karşı tavrında
  • 11:20 - 11:21
    büyük değişim yarattığına inanmak
    için bazı sebepler var.
  • 11:21 - 11:23
    Şunu söylemenin abartı olduğunu düşünmüyorum:
  • 11:23 - 11:26
    Amerikadaki ahlaki değişim için büyük katalizör
  • 11:26 - 11:29
    durum komedisi haline geldi.
  • 11:29 - 11:30
    Ama yalnızca duygular değil
  • 11:30 - 11:32
    mantığın gücüne dikkat çekerek
  • 11:32 - 11:34
    noktalamak istiyorum.
  • 11:34 - 11:36
    Bir noktada bu harika kitapta
  • 11:36 - 11:37
    "The Better Angels of Our Nature,""
  • 11:37 - 11:39
    Steven Pinker diyor ki;
  • 11:39 - 11:42
    Eski Ahit komşunuzu sevin der,
  • 11:42 - 11:45
    ve Yeni Ahit düşmanınızı sevin
  • 11:45 - 11:47
    ama ben aslında ikisini de sevmiyorum,
  • 11:47 - 11:49
    ama onları öldürmek de istemiyorum.
  • 11:49 - 11:51
    Onlara karşı sorumluluklarım olduğunu biliyorum
  • 11:51 - 11:54
    ama onlara karşı nasıl davranmam gerektiği
  • 11:54 - 11:56
    konusunda ahlaki duygularım, inançlarım
  • 11:56 - 11:58
    sevgi temeline dayanmıyor.
  • 11:58 - 12:00
    İnsan haklarını anlamamda,
    onların hayatının
  • 12:00 - 12:02
    benimki kadar değerli olduğu
    inancında saklı.
  • 12:02 - 12:04
    Bunu desteklemek için,
  • 12:04 - 12:06
    büyük filozof
  • 12:06 - 12:08
    Adam Smith'ten bir hikaye anlatır
  • 12:08 - 12:10
    ben de bu hikayeyi
  • 12:10 - 12:11
    modern zamanlar için biraz
  • 12:11 - 12:13
    değiştirerek anlatmak istiyorum.
  • 12:13 - 12:15
    Adam Smith binlerce insanın
    ölümünü hayal etmenizi
  • 12:15 - 12:17
    isteyerek başlar
  • 12:17 - 12:19
    ve binlerce insanı hayal edin
  • 12:19 - 12:21
    tanımadığınız bir ülkede
  • 12:21 - 12:25
    Çin ya da Hindistan olabilir
    ya da Afrika'da bir ülke.
  • 12:25 - 12:27
    Smith soruyor, nasıl tepki verirdiniz?
  • 12:27 - 12:29
    derdiniz ki, bu çok kötü
  • 12:29 - 12:31
    ve hayatınıza devam ederdiniz.
  • 12:31 - 12:33
    The New York Times online ya da
    başkasını açarsanız
  • 12:33 - 12:36
    keşfedersiniz , aslında bu bize sürekli olur
  • 12:36 - 12:38
    hayatlarımıza devam ederiz.
  • 12:38 - 12:40
    Ama onun yerine, Smith'in
  • 12:40 - 12:41
    bunu yarın öğreneceğinizi söylediğini hayal edin
  • 12:41 - 12:44
    serçe parmağınız kesilecek.
  • 12:44 - 12:46
    Smith bu durumun farkettireceğini söyler.
  • 12:46 - 12:48
    o gece bunu merak ederek
  • 12:48 - 12:49
    uyuyamazdınız.
  • 12:49 - 12:51
    Şu soruyu gündeme getirir:
  • 12:51 - 12:53
    serçe parmağınızı kurtarmak için
  • 12:53 - 12:55
    binlerce yaşamı feda eder miydiniz?
  • 12:55 - 12:58
    Şimdi bunu kendi kafanızın
    özelinde cevaplayın,
  • 12:58 - 13:01
    ama Smith diyor ki, kesinlikle hayır
  • 13:01 - 13:02
    ne felaket bir düşünce.
  • 13:02 - 13:04
    Ve şu soruyu akla getirir
  • 13:04 - 13:06
    Smith der ki:
  • 13:06 - 13:08
    " pasif duygularımız neredeyse her zaman
  • 13:08 - 13:09
    çok bencil ve çok çıkarcıyken,
  • 13:09 - 13:11
    etkin ilkelerimiz bu derece
  • 13:11 - 13:13
    cömert ve asıl olabilmekte?"
  • 13:13 - 13:15
    Smith'in cevabı şu olur: "Bu mantık,
  • 13:15 - 13:17
    prensip, vicdan."
  • 13:17 - 13:19
    Bize
  • 13:19 - 13:22
    en küstahça tutkularımızı
    şaşırtmaya muktedir bir sesle
  • 13:22 - 13:24
    "biz biri diğerinden daha iyi
  • 13:24 - 13:26
    olmayan çokluğun biriyiz "diye seslenir.
  • 13:26 - 13:28
    ve bu son kısım sıklıkla
  • 13:28 - 13:32
    tarafsızlık prensibi olarak ifa edilir.
  • 13:32 - 13:34
    ve tarafsızlık prensibi kendisini
  • 13:34 - 13:36
    dünyanın tüm dinlerinde ortaya koyar
  • 13:36 - 13:38
    altın oranın tüm farklı versiyonlarında
  • 13:38 - 13:41
    ve pek çok açıdan farklılık gösteren
  • 13:41 - 13:42
    dünyanın tüm ahlaki felselerinde
  • 13:42 - 13:45
    ama ahlaki, bir çeşit tarafsız bakıştan
  • 13:45 - 13:48
    değerlendirmemiz gerektiğini varsayar.
  • 13:48 - 13:50
    Bu fikrin en temiz ifadesi aslında
  • 13:50 - 13:53
    bana göre, bir ilahiyatçı
    ya da filozoftan değil
  • 13:53 - 13:54
    ama "Casablanca"nın sonunda
  • 13:54 - 13:56
    Humphrey Bogart'tan gelir.
  • 13:56 - 14:00
    Yani, spoiler uyarısı, sevdiği kadına
  • 14:00 - 14:01
    herkesin yararına
  • 14:01 - 14:02
    ayrılmaları gerektiğini söyler
  • 14:02 - 14:04
    ve ona der ki, aksanını taklit etmeyeceğim
  • 14:04 - 14:06
    ama der ki, "
  • 14:06 - 14:07
    üç küçük kişinin sorunları
  • 14:07 - 14:10
    bu çılgın dünyada beş para etmez."
  • 14:10 - 14:14
    Mantığımız tutkularımızı göz ardı
    etmemizi sağlayabilir.
  • 14:14 - 14:15
    Mantığımız bizi empatimizi
    genişletmemiz
  • 14:15 - 14:17
    için motive edebilir
  • 14:17 - 14:19
    "Uncle Tom's Cabin" gibi bir kitabı
    yazmamız için
  • 14:19 - 14:21
    ya da Uncle Tom's Cabin'i
    okumamız için motive edebilir.
  • 14:21 - 14:23
    ve mantığımız bizi
  • 14:23 - 14:25
    dürtülerimizle hareket etmemize karşı sınırlayacak
  • 14:25 - 14:27
    gelenekler ve tabular ve kanunlar
  • 14:27 - 14:29
    yaratmamız için motive edebilir
  • 14:29 - 14:30
    rasyonel varlıklar olarak, sınırlanmamız
  • 14:30 - 14:32
    gerektiğini hissederiz çünkü.
  • 14:32 - 14:34
    Anayasa budur.
  • 14:34 - 14:37
    Bir anayasa geçmişte kurulmuş
  • 14:37 - 14:38
    şu ana uygulanan bir şeydir.
  • 14:38 - 14:39
    ve der ki,
  • 14:39 - 14:41
    her ne kadar popüler bir başkanı üçüncü dönem için
  • 14:41 - 14:44
    yeniden seçsek de,
  • 14:44 - 14:46
    her ne kadar beyaz Amerikalılar
  • 14:46 - 14:50
    kölelik kurumunu yeniden kurmayı
    hissetmek için seçseler de, yapamayız.
  • 14:50 - 14:52
    Kendimizi sınırlıyoruz.
  • 14:52 - 14:54
    ve kendimizi diğer şekillerle
    de sınırlıyoruz.
  • 14:54 - 14:57
    Bir kişiyi bir iş, bir ödül için
  • 14:57 - 15:00
    seçmeye geldiğine
  • 15:00 - 15:03
    onların ırkıyla ilgili güçlü şekilde taraflıyız
  • 15:03 - 15:05
    cinsiyetleri için taraflıyız
  • 15:05 - 15:07
    ne kadar çekici olduklarıyla ilgili taraflıyız
  • 15:07 - 15:10
    ve bazen diyebilir ki, " peki hoş, olması gereken bu"
  • 15:10 - 15:12
    Ama diğer zamanlar diyoruz ki, "Bu yanlış."
  • 15:12 - 15:14
    bununla mücadele için,
  • 15:14 - 15:16
    daha fazla çalışmıyoruz
  • 15:16 - 15:19
    daha ziyade yaptığımız bu diğer
    bilgi kaynaklarının
  • 15:19 - 15:22
    bizi yanlılığa itemeyeceği koşullar kurmak
  • 15:22 - 15:24
    pek çok orkestranın müzisyenlerini
  • 15:24 - 15:26
    sahnenin arkasından seçmesinin sebebi bu
  • 15:26 - 15:28
    böylelikle tek sahip oldukları bilgi
  • 15:28 - 15:30
    önemli olduğuna inandıkları bilgi.
  • 15:30 - 15:33
    Bence ön yargı ve taraflılık
  • 15:33 - 15:36
    insan doğasının temel bir ikililiği.
  • 15:36 - 15:39
    İç seslerimiz, önsezilerimiz,
    duygularımız var
  • 15:39 - 15:42
    ve bunlar yargı ve hareketlerimizi etkiler
  • 15:42 - 15:44
    iyi ya da kötü
  • 15:44 - 15:48
    ama aynı zamanda rasyonel
    müzakere ve akıllı planlama
  • 15:48 - 15:49
    yeteneğine de sahibiz.
  • 15:49 - 15:52
    ve bunları bazı durumlarda duygularımızı
  • 15:52 - 15:54
    hızlandırmada ve
    beslemede
  • 15:54 - 15:57
    diğer durumlarda durdurma da
    kullanabiliriz.
  • 15:57 - 15:58
    ve bu şekilde
  • 15:58 - 16:01
    mantık bize daha iyi bir dünya
    yaratmaya yardımcı olur.
  • 16:01 - 16:03
    Teşekkürler.
  • 16:03 - 16:07
    (Alkış)
Title:
Ön yargı bazen iyi bir şey olabilir mi?
Speaker:
Paul Bloom
Description:

Yanlılık ve ön yargı çoğunlukla cehaletle özdeşleştirilir. Ama psikolog Paul Bloom ön yargının çoğunlukla doğal, rasyonel ve hatta etik olduğunu göstermeye çabalıyor. Bloom'a göre anahtar, ön yargılarımızın nasıl çalıştığını anlamak; böylece yanlış oldukları zaman kontrolü elimize alabiliriz.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:23

Turkish subtitles

Revisions